Soruşturma ve kovuşturma işlemleri sırasındaki ses veya görüntüleri yetkisiz olarak kayda alan veya nakleden kişi, altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
TCK MADDE 286’NIN GEREKÇESİ
Madde metninde, soruşturma ve kovuşturma evrelerindeki işlemlerin yapılışı sırasındaki ses ve görüntülerin yetkisiz olarak kayda alınması veya nakledilmesi, suç olarak tanımlanmıştır. Hâkim veya savcı tarafından uygun görülmesi durumunda, kayıt alma işleminin yapılmasının suç oluşturmayacağı muhakkaktır. Bu nedenle, madde metninde bu kayıt ve nakletme işlemlerinin “yetkisiz olarak” yapılmasının, söz konusu suçu oluşturacağı kabul edilmiş.
TCK MADDE 286 İLE İLGLİ YARGITAY KARARLARI
Yargıtay
12.Ceza Dairesi
Esas : 2019/1
Karar : 2019/10579
Karar Tarihi : 23.10.2019
“İçtihat Metni”
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suçlar : Özel hayatın gizliliğini ihlal, görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal
Hükümler : 1- Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan dolayı TCK’nın 134/1, 62, 52, 52/4. maddeleri gereğince mahkumiyet
2- Görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan dolayı TCK’nın 134/2, 62, 53/1-2-3. maddeleri gereğince mahkumiyet
Özel hayatın gizliliğini ihlal ve görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık müdafii ve katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
A) Görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün incelenmesinde;
İddianame içeriğine ve dosya kapsamına göre; 30.11.2010 olan suçun işlendiği tarihin, gerekçeli karar başlığına, 27.12.2010 olarak yazılması, mahallinde düzeltilmesi olanaklı yazım yanlışı kabul edilmiştir.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin sübuta, erteleme hükümlerinin uygulanmamasına ilişkin, katılan vekilinin bir nedene dayanmayan temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA,
B) Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün incelenmesine gelince;
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin ve katılan vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Sanığın, mağdura ait özel görüntüleri kaydetmesi eylemine ilişkin suç tarihinin gerekçeli karar başlığına yazılmaması suretiyle CMK’nın 232/2-c madde, fıkra ve bendine uyulmaması,
2- Özel hayat; kişinin sadece gözlerden uzakta, başkalarıyla paylaşmadığı, kapalı kapılar ardında, dört duvar arasındaki yaşantısı ve mahremiyetinden ibaret değil, herkesin bilmediği veya bilmemesi gereken, istenildiğinde başka kişilere açıklanabilen, tamamen kişiye özel hayat olaylarını ve bilgilerin tamamını içerir.
TCK’nın 134. maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun oluşabilmesi için, resim çekme veya kaydetme özelliğine sahip bir alet kullanılması gerekmeyip, bir özel hayat olayının çıplak gözle seyredilmesi ya da özel hayat kapsamına giren seslerin, anlaşılmaz olsa dahi, gizlice dinlenilmesi yeterlidir. Bir özel hayat görüntüsü ya da sesinin, ilgilisinin bilgisi ve rızası dışında, resim çekme veya kaydetme özelliğine sahip aletle belli bir elektronik, dijital, manyetik yere sabitlenmesi eylemi ise aynı madde ve fıkranın 2. cümlesinde ayrıca düzenlenmiştir.
TCK’nın 134. maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesinde, kişilerin özel hayatının gizliliği ihlal edildiği takdirde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası, aynı madde ve fıkranın ikinci cümlesinde, gizliliğin görüntü veya seslerin kaydedilmesi suretiyle gerçekleşmesi halinde, bir yıldan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası öngörülmüş iken, 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun’un 81. maddesi ile yapılan değişiklikle TCK’nın 134. maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesindeki ceza miktarı bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmiş, aynı madde ve fıkranın ikinci cümlesinde, gizliliğin görüntü veya seslerin kaydedilmesi suretiyle gerçekleşmesi halinde verilecek cezanın bir kat artırılacağı belirtilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında incelenen dosyada; sanığın, müşterisi olduğu erkek güzellik salonunda çalışan katılan ile salonun üst katında cinsel ilişkiye girdiği sırada cep telefonuyla gizlice çekim yaparak, katılanın cinsel mahremiyetine ilişkin görüntülerini kaydetmesi biçiminde sübut bulan eyleminin, sanığın lehine olduğu kabul edilen ve suç tarihinde yürürlükte bulunan TCK’nın 134. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesindeki görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturduğu gözetilmeden, aynı madde ve fıkranın suç tarihinde yürürlükte bulunan 1. cümlesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan hüküm kurulup, temel ceza 240 gün adli para cezası olarak belirlenmek suretiyle hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülmesi ve sanığa eksik ceza hükmedilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 23.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay
12.Ceza Dairesi
Esas : 2019/543
Karar : 2019/10314
Karar Tarihi : 16.10.2019
“İçtihat Metni”
Mahkemesi : Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal
Hüküm : CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince beraat
Görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan suça sürüklenen çocuğun beraatine ilişkin hüküm, şikayetçi vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Katılma isteminde bulunmasına rağmen bu konuda herhangi bir karar verilmeyen şikayetçi Ebrar’ın, CMK’nın 260. maddesi uyarınca katılma istemi hakkında karar verilmeyenler sıfatıyla hükmü temyiz hakkı bulunması nedeniyle suçtan doğrudan zarar gördüğü anlaşılan ve vekili aracılığıyla hükmü temyiz etmek suretiyle katılma iradesini devam ettiren şikayetçinin, CMK’nın 237/2. madde ve fıkrası uyarınca davaya katılmasına karar verilerek yapılan incelemede:
Yapılan yargılamaya, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Fen lisesinde öğrenim gören suça sürüklenen çocuk …’in, kendisi ile aynı lisede ve bir alt sınıfta öğrenim gören mağdur …’ı, okul çıkışında arkasından takip edip, kamera fonksiyonunu aktif hale getirdiği cep telefonunun çekim yönünü, önünde yürüyen ve üzerine ferace ya da çarşaf olarak isimlendirilen kıyafeti giymiş olan mağdura doğru odaklayarak, mağdurun bilgisi dışında çektiği tek kare fotoğrafı, kendisine ait twitter hesabından, “AZRAIL ALEYHISSELAMLA AYNI OKULDA OKUYORUZ AMK ALLAHTAN BIZIM DONEMDE DEYIL:DdDdDdd” ibareleri ile birlikte mağdurun rızası dışında yayımladığı, durumun bazı öğrenciler tarafından okul idaresine bildirilmesinin ardından twitter hesabından yaptığı paylaşımları kaldırdığı olayda;
Mağdurun arkasından takip edilerek çekilen ve mağdurun kimliği belirlenemez şekilde başkalarının görgüsüne sunulan fotoğraf incelendiğinde, çok sayıda öğrencinin arasından üzerinde dini inancı gereği giydiği kıyafet bulunan mağdur seçilerek çekimin gerçekleştiği anlaşılmakla,
Özel hayat kavramının; kişinin sadece gözlerden uzakta, başkalarıyla paylaşmadığı, kapalı kapılar ardında, dört duvar arasındaki yaşantısı ve mahremiyetinden ibaret değil, herkesin bilmediği veya bilmemesi gereken, istenildiğinde başka kişilere açıklanabilen, tamamen kişiye özel hayat olaylarını ve bilgilerin tamamını içermesi karşısında, kamuya açık alanda bulunulduğunda dahi, “kalabalığın içinde dikkat çekmezlik, tanınmazlık, bilinmezlik” prensibinin geçerli olduğu ve kamuya açık alana çıkan her kişinin, bu alandaki her görüntüsünün veya sesinin kaydedilip, sürekli ve izinsiz olarak elde bulundurulmasına rıza gösterdiğinin kabulünün mümkün bulunmadığı nazara alınarak, mağdurun özel yaşam alanına ilişkin görüntüsünü rızası dışında kaydeden suça sürüklenen çocuğa, iddianamede eyleminin tarif edildiği de dikkate alınıp, CMK’nın 226. maddesi uyarınca TCK’nın 134. maddesinin 1. fıkrasının 1 ve 2. cümlelerinin uygulanması ihtimaline binaen ek savunma hakkı tanındıktan sonra, suça sürüklenen çocuk hakkında TCK’nın 134/1. madde ve fıkrasındaki görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyet kararı verilmesi gerekirken, şikayete konu fotoğrafın çekim biçimi ile mağdurun fotoğrafa yansıyan görüntüsünün özellikleri dikkate alınmaksızın, somut olayla hiçbir ilgisi bulunmayan Yargıtay kararlarına atıf yapılarak, “Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 15/09/2014 tarih 2014/1996 esas 2014/17835 karar ve 11/05/2015 tarih 2015/108 esas 2015/7832 sayılı kararlarında belirtildiği üzere katılanın fotoğrafının çekilmiş olduğu an ve durumun özel yaşam alanına ve özel yaşamına ilişkin bir faaliyete ilişkin olmadığı kabul edilmekle bu şekilde özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun yasal unsurlarının gerçekleşmediği değerlendirilmekle…” şeklindeki, dosya kapsamına uygun düşmeyen yetersiz gerekçelerle suça sürüklenen çocuğun görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan dolayı CMK’nın 223/2-a madde, fıkra ve bendi gereğince beraatine karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 16.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.