TCK MADDE 229 DİLENCİLİK

yazar:

kategori:

1) Çocukları, beden veya ruh bakımından kendini idare edemeyecek durumda bulunan kimseleri dilencilikte araç olarak kullanan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
2) Bu suçun üçüncü derece dahil kan veya kayın hısımları ya da eş tarafından işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.
3) Bu suçun örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmiş olması halinde, verilecek ceza bir kat artırılır.

TCK MADDE 229’UN GEREKÇESİ

Çocukları, fiziksel veya zihinsel engellileri dilencilikte araç olarak kullanmak suretiyle başkalarının diğerkamlık ve acıma duyguları istismar edilmekte ve haksız kazançlar elde edilebilmektedir. Bu durumun kişilerdeki kimsesizlere, yoksullara yardım etme yönündeki hasletlerin zayıflamasına yol açtığı, bilinen bir gerçektir. Bu düşüncelerle, çocukların, fiziksel veya zihinsel engellilerin dilencilikte araç olarak kullanılması, suç olarak tanımlanmıştır.

TCK MADDE 229 İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI

Yargıtay
2.Ceza Dairesi

Esas : 2011/29856
Karar : 2013/17198
Karar Tarihi : 25.06.2013

Dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak,
1- Tanıkların dinlendiği ve esas hakkındaki mütalaanın verildiği 11.6.2009 tarihli tutanağın 1 ve 2. sayfalarının zabıt katibi tarafından imzalanmaması suretiyle CMK’nın 219/1. maddesine aykırı davranılması,
2- Sanık A.. A.. müdafiinin temyiz dilekçesine ekli 16.3.1993 tarihli Çanakkale Devlet Hastanesi sağlık kurulu raporuna göre sanığın akut psikotik reaksiyon hastası olduğu ve 01.04.1993 ve 18.05.1993 tarihlerinde psikotik depresyon tanısıyla Adana Ruh Sağlığı ve Hastanesinde tedavi gördüğüne ilişkin yazı karşısında, suç tarihinde akıl hastası olup olmadığının tespiti ve cezai ehliyeti ile ilgili rapor aldırılarak sonucuna göre hukuki durumunun değerlendirilmesi zorunluluğu,
3- Dilencilik yapan tanık Şahin Tökgöz’ün dosyada mevcut onaysız fotokopiden ibaret özürlü kimlik belgesine göre, %80 oranında ortopedik özürlü olduğunun belirtilmesine göre, TCK’nın 229/1. maddesi uyarınca beden veya ruh bakımından kendini idare edip edemediğinin tespiti bakımından yöntemince sağlık kurulu raporu alınmadan, eksik inceleme ile karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 25/06/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Yargıtay
17.Ceza Dairesi

Esas : 2015/11665
Karar : 2016/3650
Karar Tarihi : 21.03.2016

Sanık hakkında zamanaşımı içinde mala zarar verme suçundan işlem yapılması olanaklı görülmüştür.
I-Sanık hakkında hırsızlık ve konut dokunulmazlığını bozma suçundan kurulan hükümlerin yapılan temyiz incelemesinde;
Sanığın birden fazla kişi ile birlikte konut dokunulmazlığını bozma suçunu işlediğinin anlaşılması karşısında TCK’nın 119/1-c maddesinin uygulanmaması karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçların sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri de yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesiyle yapılan uygulamaya esas alınan Kartal 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nce verilmiş olan 23/01/2007 tarih, 2004/735 Esas ve 2007/5 Karar sayılı ilamıyla, TCK’nın 142/1-b, 35, 52/4. maddesi uyarınca hükmedilen 740,00 TL adli para cezasının, miktar yönünden kesin nitelikli olup 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi yollamasıyla halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nun 305/son maddesi uyarınca tekerrüre esas alınamayacağının gözetilmemesi,
2-T.C. Anayasa Mahkemesi’nin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK’nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık … müdafiinin temyiz nedeni bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedenleri yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkralarından TCK’nın 58. maddesinin uygulanmasına ilişkin kısımların çıkartılması ve T.C. Anayasa Mahkemesi’nin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan,2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olmasından kaynaklanan zorunluluk nedeniyle; “TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin olan tüm kısımların” hükümden çıkartılması ile yerine “TCK’nın 53. maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı da gözetilmek suretiyle uygulanmasına” cümlesi eklenmek suretiyle, eleştiri dışında diğer yönleri usul ve yasaya uygun olan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
II-Sanık hakkında dilencilikte aracı kullanmak suçundan kurulan hükmün yapılan temyiz incelemesinde;
Sanığın aşamalardaki çelişkili beyanı, dosya kapsamı, tanık beyanı, sanığın TCK’nın 229/1. maddesinde tanımlanan dilencilikte aracı kullanmak suçunun ne suretle oluştuğunun karar yerinde tartışılmadan ve sanığın mağdur üzerinde hakimiyet kurarak dilendirdiğine dair somut ve yeterli bir delil bulunmadığı gözetilmeksizin beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık … müdafiinin temyiz nedeni bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 21.03.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Mesaj Yaz
💬 Yardıma mı ihtiyacınız var?
Sorularınız için bize yazın. Avukatlarımız size Online olarak destek verecektir.