Hırsızlık suçunun, malın geçici bir süre kullanılıp zilyedine iade edilmek üzere işlenmesi halinde, şikayet üzerine, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilir. Ancak malın suç işlemek için kullanılmış olması halinde bu hüküm uygulanmaz.
TCK MADDE 146’NIN GEREKÇESİ
Madde metninde, kullanma hırsızlığı tanımlanmıştır. Bu hırsızlık şeklinin oluşması için kişi sahibinin rızası olmaksızın malı alırken, bunu belli bir süre kullandıktan sonra iade etmek amacıyla hareket etmesi gerekir. Kullanma hırsızlığında, kullanmanın her hâlde kısa sayılacak bir süre devam etmesi temel koşuldur.
Malın suç işlemek için kullanılmış olması hâlinde, bu madde hükmü uygulanamaz, yani hırsızlık suçundan dolayı verilecek cezada indirim yapılamaz
TCK MADDE 146 İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI
Yargıtay
- Ceza Dairesi
Esas : 2014/31010
Karar : 2017/4961
Karar Tarih : 02.05.2017
1- ) Sanıklar hakkında mala zarar verme suçundan kurulan beraat hükümlerine yönelik o yer Cumhuriyet savcısının temyiz isteminin incelenmesinde;
Yapılan duruşmaya toplanan delillere, gerekçeye, hakimin kanaat ve takdirine göre temyiz itirazları yerinde olmadığından reddiyle hükümlerin istem gibi ONANMASINA,
2- ) Sanıklar … ve … hakkında hırsızlık suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik sanıkların ve o yer Cumhuriyet savcısının temyiz istemleri ile sanık … hakkında hırsızlık suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik o yer Cumhuriyet savcısının temyiz isteminin incelenmesinde;
Sanıklar hakkındaki tutuklama müzekkeresinin infaz görmediği anlaşıldığından, mahkemenin, tutuklu kalındığı belirtilen sürelerin sanıkların cezasından mahsubuna yer olmadığına dair kararında bir isabetsizlik görülmediğinden, Antalya E tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda başka suçtan hükümlü olarak bulunan sanık …, 03.06.2013 tarihli son duruşmada hazır edildiğinden ve UYAP’tan yapılan incelemede, sanık …’in hüküm tarihinde başka yargı çevresinde bulunan İzmir 1 numaralı T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda başka bir suçtan hükümlü olarak bulunduğu, sanığın duruşmadan bağışık tutulmak istediğine dair herhangi bir talebi olmadığı gibi bu hususta bir karar da alınmadığı anlaşılmakla birlikte;
5271 Sayılı CMK’nın 196/5. maddesi5271 Sayılı CMK’nın 196/5. maddesi gereğince, sorgusu yapılmış olan ve hazır bulundurulmasına gerek görülmeyen sanığın getirilmemesine mahkemece zımnen karar verildiği kabul edildiğinden tebliğnamedeki 1 ve 5 numaralı bozma düşüncelerine iştirak edilmemiş; 5237 Sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline dair Anayasa Mahkemesi’nin 24.11.2015 tarihinde yürürlüğe giren 08.10.2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 Sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüş, dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
a- ) Kapıları kilitli halde park halinde olan otomobilin çalınması şeklinde gerçekleşen eylemin 5237 Sayılı TCK’nın 142/1-b maddesinde tanımlanan suçu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfının nitelendirilmesinde yanılgıya düşülerek aynı Kanun’un 142/1-e maddesiyle uygulama yapılması suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi,
b- ) Sanık …’nun soruşturma evresinde müdafii huzurunda alınan 26.09.2012 tarihli ifadesinde ve tutuklamaya sevk üzerine çıkarıldığı mahkemece aynı tarihte yapılan sorgusunda, atılı suçlamayı kabul ettiğinin anlaşılması karşısında, gece vakti hırsızlık suçundan cezalandırılması yerine yazılı şekilde yerinde olmayan gerekçeyle beraatine karar verilmesi,
c- ) Sanıklar … ve …’nun soruşturma evresinde müdafii huzurunda alınan ifadelerinde atılı suçu gece saat 03.00 sıralarında işlediklerini savunmaları, sanık …’in de yine soruşturma evresinde müdafii huzurunda alınan ifadesinde suç saati olarak 05.30’u belirtmesi ve UYAP’tan alınan güneşin doğuş ve batış çizelgesine göre yaz saati uygulaması da dikkate alındığında, suç tarihinde güneşin doğuş saatinin 06.42 olduğunun, gece vaktinin saat 05.42’de bittiğinin anlaşılması karşısında, sanıklar … ve … hakkında gece vakti işlenen hırsızlık suçundan hükmolunan cezaların 5237 Sayılı TCK’nın 143. maddesi uyarınca arttırılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
d- ) Kullanma hırsızlığı suçunun oluşabilmesi için geçici yararlanma amacıyla alınan malın, kısa bir süre kullanıldıktan sonra sahibine geri verilmesi veya kolaylıkla bulunabileceği bir yere bırakılması, henüz bırakılmamış ise geri verilmek üzere alındığının açıkça anlaşılması ve iade amacının malın alınırken mevcut olması gerektiği, bu amacın da somut olaya dair özelliklerin değerlendirilmesiyle anlaşılabileceği, katılanın otomobilini çalan sanıkların, çaldıkları aracın yakıtının bitmesi üzerine aracı bulunduğu yerde bıraktıktan sonra kollukça yapılan araştırmada suça konu aracın bulunması şeklinde gerçekleşen somut olayda, sanıkların suça konu aracı kullanıp iade etmek amacıyla atılı suçu işlediklerine dair delillerin nelerden ibaret olduğu yöntemince açıklanıp tartışılmadan, eylemin 5237 Sayılı TCK’nın 146. maddesinde düzenlenen kullanma hırsızlığı suçunu oluşturduğundan bahisle yazılı şekilde karar verilmesi,
e- ) Sanık …’nin tekerrüre esas alınan Antalya 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 28.11.2007 tarih ve 2007/1200 Esas – 2007/1535 Karar sayılı kararındaki mahkumiyetine konu suçu 18 yaşından küçükken işlemesi sebebiyle anılan hükmün 5237 Sayılı TCK’nın 58/5. maddesi uyarınca tekerrüre esas alınamayacağı ve sanığın suç tarihi itibari ile adli sicil kaydında tekerrüre esas nitelikte başkaca bir mahkumiyet kaydının da bulunmadığı gözetilmeden, sanığın tekerrüre esas mahkumiyeti bulunduğu gerekçesiyle, 5237 Sayılı TCK’nın 58. maddesi uyarınca cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmesi,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanıklar … ile …’in ve o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu sebeplerden dolayı kısmen istem gibi BOZULMASINA, bozma sonrası kurulacak hükümde 1412 Sayılı CMUK’nın 326/ son maddesinin gözetilmesine, 02.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay
- Ceza Dairesi
Esas : 2014/31279
Karar : 2016/10486
Karar Tarih : 02.06.2016
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına yönelik temyiz isteminin incelenmesinde:
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın, CMK’nın 231/12. maddesi uyarınca itiraza tabi olduğu, bu kararın temyizi mümkün olmadığından, CMK’nın 264. maddesine göre de, kanun yolunun ve merciinin belirlenmesinde yanılma başvuranın hakkını ortadan kaldırmayacağından, sanığın dilekçesi itiraz niteliğinde kabul edilerek itirazın merciince incelenmesi için dosyanın incelenmeksizin mahalline istem gibi İADESİNE,
Hırsızlık suçundan verilen mahkumiyet hükmünün temyiz incelemesinde;
Hükmün gerekçesinde sanığın eylemi TCK’nın 142/1-e maddesinde düzenlenen hırsızlık suçu olarak kabul edildiği halde, uygulama maddesinin TCK’nın 142/2-e maddesi olarak yazılması mahallinde düzeltilmesi mümkün yazım hatası olarak kabul edilmiş,TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline dair Anayasa Mahkemesi’nin 24.11.2015 tarihinde yürürlüğe giren 08.10.2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararı nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüş, dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.Ancak;
1- )Sanığın, müştekinin sorumlusu olduğu karayollarında bakım onarım çalışması yapan şirketin şantiyesinde bulunan ve anahtarı üzerinde unutulan aracı çalması şeklindeki eyleminin TCK’nın 141/1 maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğu gözetilmeden aynı Kanun’un 142/1-e maddesi uyarınca hüküm kurularak sanık hakkında fazla ceza tayini,
2- )Kullanma hırsızlığı suçunun oluşabilmesi için geçici yararlanma amacıyla alınan malın, kısa bir süre kullanıldıktan sonra sahibine geri verilmesi veya kolaylıkla bulunabileceği bir yere bırakılması, henüz bırakılmamış ise geri verilmek üzere alındığının açıkça anlaşılması ve iade amacının malın alınırken mevcut olması gerektiği, bu amacın da somut olaya dair özelliklerin değerlendirilmesiyle anlaşılabileceği, davaya konu olayda ise; sanığın suç tarihinde müştekinin sorumlusu olduğu karayolu şantiyesinde bulunan aracını çaldığı, aynı gün kaza yaptığı, aracı kaza yaptığı yerde bırakarak hastaneye gittiğinin anlaşılması karşısında, sanık hakkında TCK’nın 146/1. maddesinin uygulanma koşullarının gerçekleşmediğinin gözetilmemesi suretiyle sanık hakkında eksik ceza tayini,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı isteme aykırı olarak BOZULMASINA, bozma sonrası kurulacak hükümde 1412 Sayılı CMUK’nın 326 /son maddesinin gözetilmesine, 02.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay
- Ceza Dairesi
Esas : 2014/22914
Karar : 2014/22431
Karar Tarih : 25.06.2014
1- Dosyada mevcut Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nin 15.05.2012 tarihli raporunda, suça sürüklenen çocuğun hafif derecede zeka geriliği gösterdiğinin belirlendiği, üzerine atılı hırsızlık suçunun hukuki anlam ve sonuçlarını algılayabildiği ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince geliştiği, TCK’nın 31/2 maddesi gereğince isnat edilen suçun anlam ve sonuçlarını kavrayabilecek olgunluğa erişmediği, farik mümeyyiz olmadığının belirtilmiş olması karşısında öncelikle suç tarihinde 12-15 arası yaş grubunda bulunan suça sürüklenen çocuk hakkında 5237 sayılı TCK’nın 31/2. maddesi uyarınca işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneğinin gelişip gelişmediği ve yine raporda belirtilen hastalığın 5237 sayılı TCK’nın 32. maddesi ışığında, suç tarihinde işlediği eylemin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme (irade) yeteneğini tamamen kaldıracak veya önemli derecede azaltacak nitelikte olup olmadığının, dosya kapsamındaki rapor irdelenip çelişki giderilmek suretiyle yeniden alınacak raporla saptanarak, sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi,
2- Suç tarihinde 18 yaşından küçük olan suça sürüklenen çocuğun 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 35/1 maddesi uyarınca hakkında sosyal inceleme yaptırılmaması ve sosyal inceleme raporu aldırılmama nedeninin gerekçeli kararda belirtilmemesi,
Kabule göre de;
Müştekiye ait çalınan aracın kaza sonrası terk edildiği sırada ele geçirilmesi karşısında, TCK’nın 146. maddesinde öngörülen “malın geçici bir süre kullanılıp zilyedine iade edilmesi” koşulu gerçekleşmediği gibi ayrıca suça konu araçta benzin ve yağ tüketildiği de gözetilmeden, suçun kullanma hırsızlığı olduğu kabul edilerek hatalı gerekçeyle şikayet yokluğu nedeniyle kullanma hırsızlığı suçu kapsamında kaldığı kabul edilerek düşme kararı verilmesi,
Sonuç : Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak bozulmasına, 25.06.2014 gününde oybirliği ile, karar verildi.