ANAHTARI ÇALMA VE BU ANAHTARLA HIRSIZLIĞA TEŞEBBÜS

Özet : Sanığın olay günü müştekinin eski fabrika binasının bahçesine gizlediği anahtarını çalma ve bu anahtarla binanın kapısını açıp hırsızlığa teşebbüsten dava açıldığı, her iki suçun sabit olduğu nazara alınarak,bu iki hırsızlık eyleminin aynı anda işlenmesi nedeniyle hırsızlığa teşebbüs suçundan TCK’nın 142/2-d, 35. maddeleri ile anahtarı çalma suçundan aynı Kanun’un 142/1-b maddesi gereğince hüküm kurulup, sonuç cezalar karşılaştırılarak, en ağırından hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi, (…)

Soruşturma aşamasında anahtarları iade ederek etkin pişmanlıkta bulunduğunun anlaşılması karşısında, TCK’nın 168/1. maddesi uyarınca aynı maddenin 2. fıkrasındaki indirim oranı nazara alınarak 1/2 oranından fazla oranda indirim yapılması gerekirken 1/2 oranında indirim yapılmak suretiyle fazla ceza tayini bozmayı gerektirmiştir.

T.C.Yargıtay
2.Ceza Dairesi

Esas : 2015/2157
Karar : 2018/1325
Karar Tarihi : 15.02.2018

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanık hakkında hırsızlık, işyeri dokunulmazlığını bozma, tehdit ve hakaret suçlarından dava açıldığı ve sanığın temyiz isteminin de bu suçlara yönelik olduğu belirlenerek, tebliğnamede suçun hakaret yerine mala zarar verme olarak sehven yanlış yazıldığı anlaşılmakla yapılan incelemede;
1- Sanık hakkında hakaret suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi’nin 24/11/2015 tarihinde yürürlüğe giren 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, gerekçeye, hakimin kanaat ve takdirine göre temyiz itirazları yerinde olmadığından reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA,
2- Sanık hakkında hırsızlık, işyeri dokunulmazlığını bozma ve tehdit suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde;

TMK MADDE 502
5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi’nin 24/11/2015 tarihinde yürürlüğe giren 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüş, dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
a) Sanığın olay günü müştekinin eski fabrika binasının bahçesine gizlediği anahtarını çalma ve bu anahtarla binanın kapısını açıp hırsızlığa teşebbüsten dava açıldığı, her iki suçun sabit olduğu nazara alınarak,bu iki hırsızlık eyleminin aynı anda işlenmesi nedeniyle hırsızlığa teşebbüs suçundan TCK’nın 142/2-d, 35. maddeleri ile anahtarı çalma suçundan aynı Kanun’un 142/1-b maddesi gereğince hüküm kurulup, sonuç cezalar karşılaştırılarak, en ağırından hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi,


b) Olay günü sanığın, müştekiye ait eski zeytinyağı fabrikasının bahçesinde bulunan müştekinin gizlediği anahtarları çaldığı, soruşturma aşamasında anahtarları iade ederek etkin pişmanlıkta bulunduğunun anlaşılması karşısında, 5237 sayılı TCK’nın 168/1. maddesi uyarınca aynı maddenin 2.fıkrasındaki indirim oranı nazara alınarak 1/2 oranından fazla oranda indirim yapılması gerekirken 1/2 oranında indirim yapılmak suretiyle fazla ceza tayini,
c) Oluşa, dosya içeriğine ve olay yeri inceleme raporuna göre, müştekiye ait olmakla birlikte faal olmayan zeytinyağı fabrikasından anahtarların çalındığının anlaşılması karşısında suça konu yerin, suç tarihi itibariyle müşteki tarafından işyeri olarak çalıştırılmayıp ticari faaliyet gösterilen işyeri niteliğinde bulunmadığı ve bu nedenle atılı suçun unsurlarının oluşmadığı gözetilerek sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,


d) 02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesi ile uzlaştırma hükümleri yeniden düzenlenmiş olup, sanığın eylemine uyan 5237 sayılı TCK’nın 106/1-1. cümlesinde düzenlenen tehdit suçunun uzlaştırma kapsamına alındığı nazara alınarak, uzlaştırma işlemi yapılıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısı ve sanığın temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenlerle istem gibi BOZULMASINA, 15/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Bu konu hakkında benzer makaleler için tıklayın

Yazımızı Beğendiniz Mi?

Call Now

Scroll to Top
WhatsApp
Avukata Soru Sor
Merhaba, daha fazla bilgi için, konusunda uzman avukat uygun bir ücret karşılığında size yardımcı olup yol haritanızı çizecektir.