KAPALI-AÇIK FATURA AYRIMI ŞEKLİ VE ÖDEMENİN İSPATI YÖNÜNDEKİ YASAL KARİNE

Özet : 1) Fatura içerisine alt kısma atılan satıcı kaşe ve imzası faturayı kapalı fatura haline getirir. Kapalı fatura mal bedelinin peşin ödendiğine karinedir ve bunun aksi ispatlanabilir. Faturaların üst kısmında satıcının kaşesi ve imzası bulunmakta ise faturalar açık faturadır.

2) Kapalı fatura, kanunda bu hususta herhangi bir hüküm bulunmamakla birlikte, uygulamaya esas en basit tanımıyla, işletmenin peşin mal ve hizmet satışlarında fatura bedelini peşin olarak aldığını göstermek için faturanın alt tarafının kaşelenip imzalandığı faturalardır. (TTK’nın 2. maddesi gereği, ticari örf ve adet kuralı olarak kabul edilmekte ve konuyla ilgili açık bir kanun hükmü bulunmamaktadır.) hakkında…

Konu ile alakalı kararlar;

Yargıtay
19.Hukuk Dairesi

Esas : 2016/1931
Karar : 2016/10233
Karar Tarihi : 07/06/2016

“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : … Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı vekili, müvekkilinin faturalara dayalı alacak için yaptığı icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, faturaların kapalı fatura olduğunu, müvekkilinin borçlu olmadığını savunarak, davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, takibe konu faturaların kapalı fatura olup borcun ödendiğine karine teşkil ettiği, karinenin aksinin davalı tarafından ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, irsaliyeli faturalara dayalı icra takibine karşı itirazın iptali davasıdır. Fatura içerisine alt kısma atılan satıcı kaşe ve imzası faturayı kapalı fatura haline getirir. Kapalı fatura mal bedelinin ödendiğine karinedir. Takibe konu irsaliyeli faturaların üst kısmında davacı şirketin kaşesi ve imzası bulunmakta olup faturalar açık faturadır. Ayrıca dava konusu faturalar davalının ticari defterlerinde kayıtlıdır. Bu durumda ispat yükü faturalar nedeniyle borçlu olmadığını savunan davalıda olduğu halde yanılgılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 07/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Yargıtay
6.Hukuk Dairesi

Esas : 2016/3965
Karar : 2016/3125
Karar Tarihi : 18.04.2016

“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : Sulh Hukuk Mahkemesi

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı istirdat davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, peşin ödenen kira bedelinin sözleşmenin feshi nedeniyle istirdatı istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı şirkete ait traktörün 20.06.2009 tarihinden itibaren davacı kooperatife bir yıllık süre ile kiralandığını, davalının, davacıya 6000 TL + KDV (7.080 TL) fatura kesip bedelin peşin olarak ödendiğini, kiraya konu traktörün frenlerinin tutmadığını, muayenesinin yapılmadığını, bu nedenlerle 26.08.2009 tarihinde ihtar çekip 25.08.2009 tarihi itibarıyla sözleşmeyi feshettiklerini, üç aylık kira bedeli ve KDV’si olan toplam 1.770 TL düşüldükten sonra kalan 5.310 TL nin iadesinin davalıya ihtar edildiğini, davalının ödeme yapmadığını belirterek 5.310 TL’nin istirdatı isteminde bulunmuştur. Davalı temsilcisi davaya konu traktörün 2001 yılından beri kooperatife hizmet verdiğini, ödemelerin para karşılığı peşin olarak yapılmadığını, 2001 yılından bu yana gerek davalı şirket gerekse elektrik mühendisi, gerekse de inşaat mühendisinin yaptığı işlere karşılık yıllık olarak fatura kestiğini, bu faturalara karşılık düşen bedelin bu kişilerin kooperatife olan aidat borçlarından takas edildiğini, iddia edildiği gibi davaya konu bedelin kooperatifçe taraflarına ödenmediğini, bu hususun kooperatif kayıtlarından kolaylıkla anlaşılabiliceğini belirterek davanın reddini savunmuştur, mahkemece alınan bilirkişi raporunda davalı tarafından düzenlenen faturada imzanın altta olmasının bugüne kadar uygulanan ticari teamüllere göre faturanın kapalı olduğunu yani kira parasının peşin alındığı anlamını taşıdığı ve bunu destekleyici veya çürütücü belgelerin mahkeme dosyasına sunulmadığından faturanın (kiranın) peşin ödendiği kanısına taraflarınca varıldığı bildirilmiştir. Mahkemece davacı kooperatife ilişkin yevmiye defterleri istenildiği ancak dosyaya herhangi bir defterin ibraz edilmediği, bu nedenle ek bilirkişi raporu aldırılamadığı, ayrıca davacı tarafça Yalova 2. Noterliği kanalıyla davalıya yapılmış olan ihtarname içeriği incelendiğinde tek taraflı olarak ifasına başlanılan kiralama sözleşmesinin fesh edildiği, fesih konusunda karşı tarafın muvafakatinin alınmadığı, bu haliyle davanın kabulüne hukuken imkan bulunmadığı gibi dosyaya sunulan delillerden davanın subuta ermediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davalı kiraya veren tarafından, davacı kiracıya kapalı fatura kesilmesi kira bedelinin peşin ödendiğine karine teşkil eder ve bunun aksi ispatlanabilir.

Ne var ki bu karinenin aksini destekleyici deliller davalı kiraya veren tarafından sunulmadığından mahkemece işin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 18.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Yargıtay
19.Hukuk Dairesi

Esas : 2015/9396
Karar : 2016/1027
Karar Tarihi : 28.01.2016

“İçtihat Metni”

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafça temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı vekili, davalı ile müvekkili arasında bayilik sözleşmesi ve cari hesap sözleşmesi olduğunu, davalının kendisine teslim edilen ürünlerin bedelini ödemediğini, alacağın tahsili için başlatılan takibe itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini ve inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf, davacı ile aralarında ticari ilişki olduğunu, ödemeler nedeniyle davacıya herhangi bir borcunun olmadığını, fatura konusu ürünlerin bedellerinin ödendiğini beyan ederek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, uyuşmazlığın davacının bakiye alacağının kalıp kalmadığı yönünde olduğu, taraf defterlerinin incelenmesi neticesinde davacının defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun yapıldığı, davacı defterlerine göre 5.905,86 TL alacağın bulunduğu, 764,71 TL vade farkı faturasının kayıtlı olduğu, bu tutarların ödendiğine ilişkin davalı tarafça delil sunulmadığı, sözleşme hükümleri gereğince vade farkı talep edilebileceğinin ve ödemelerin USD üzerinden yapılacağının kararlaştırılmış olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, alacak likit olduğu için davacı yararına inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Dava, cari hesaba dayalı takibe yönelik itirazın iptaline ilişkindir. Cari hesabın dayanağını teşkil eden 11 adet faturadan 9 adedinin kapalı fatura şeklinde düzenlendiği görülmüştür. Kapalı fatura, kural olarak ödemenin peşin yapıldığına karine teşkil eder. Mahkemece bu yön üzerinde durulmaksızın davacı kayıtlarına itibar edilerek, bu fatura tutarları üzerinden davayı kabul etmesi doğru olmadığı gibi, 29.06.2010 tarih 606063 nolu ve 14.10.2010 tarih 812700 nolu iki adet açık faturada ödeme şekli “kargo tahsil” şeklinde açıklanmış olmasına göre, bu iki faturaya yönelik ödemenin yapılıp yapılmadığı ve bu ibarenin ne anlama geldiği konusunda yeterli inceleme yapılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması da hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 28.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Yargıtay
19.Hukuk Dairesi

Esas : 2014/9046
Karar : 2015/6571
Karar Tarihi : 05.05.2015

“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi (Tic.Mah. Sıf.)

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmiştir. Belli günde davacı vek.Av. … ile davalı vek.Av. …’nin gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı vekili, 8 adet faturaya dayalı olarak davalının müvekkili aleyhine icra takibi yaptığını, takibe konu fatura bedellerinin davalıya ödendiği gibi davalının hesabına oğlu …’a verilmek üzere yatırılan 29.544,89 TL’nin de …’a verilmemesi nedeniyle davalının bu miktar için sebepsiz zenginleştiğini, kapalı düzenlenen faturaların bedelin ödendiğine karine teşkil ettiğini, aksini iddia edenin bu iddiasını ispatla yükümlü olduğunu iddia ederek takibe konu edilen 38.774,80 TL’den borçlu olmadığının tespitine, davalının tazminata mahkum edilmesine, sebepsiz yere davalıya ödenen 29.544,89 TL’nin ticari faiziyle birlikte istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, müvekkilinin hesabına davalının bir ödeme yapmadığını, ödemenin yapıldığı belirtilen hesabın … Şti.’ne ait olduğunu, müvekkilinin söz konusu şirketle herhangi bir ilgisi olmadığını savunarak, davanın reddi ile lehlerine tazminata karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, 27.06.2011 işlem tarihli dekontta, havale tutarının 68.319,69 TL, göndereninin … A.Ş., alıcısının … Şti. olduğu, …’ın alıcı şirketle herhangi bir ortaklığının bulunmadığı ve şirketin yetkilisi olmadığı, davacının iddiasını yazılı delille ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesi ekinde sunulmuş olan, takip ve dava konusu olduğu ileri sürülen fatura örneklerinin kapalı fatura niteliğinde olduğu görülmektedir. Her ne kadar takip talebinde dayanılan faturaların sadece tarih ve miktarları belirtilmiş olup, fatura örnekleri takip talebine eklenmemiş ise de, davalı tarafça davacının dosyaya sunduğu fatura örneklerinin takip ve dava konusu faturalar olmadığı yolunda bir savunmaya da yer verilmemiştir.
Kural olarak kapalı faturanın, ödemeye karine teşkil edeceği gözetilerek, mahkemece bu yön üzerinde durulup, tartışıldıktan sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 05.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Yargıtay
11.Hukuk Dairesi

Esas : 2015/6860
Karar : 2015/13633
Karar Tarihi : 17/12/2015

“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : … .. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada .. .. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 03/04/2014 gün ve 2012/401 – 2014/319 sayılı kararı onayan Daire’nin 23/02/2015 gün ve 2015/1012 – 2015/2342 sayılı kararı aleyhinde davalı vekili tarafından karar düzeltmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, davalı tarafından, müvekkili şirkete karşı, Kozan İcra Müdürlüğü’nün 2011/615 esas sayılı icra dosyasında ilamsız takip yolu ile icra takibine başlandığını, icra dosyasında alacağa dayalı olarak 30.09.2010 tanzim tarihli, 129099 nolu 15.930 TL meblağlı kapalı fatura gösterildiğini, müvekkiline tebligatın Tebligat Kanunu’nun 21. maddesi hükümlerine göre yapıldığı için takibi yeni öğrendiğini, takibe konu yapılan borcu kesinlikle kabul etmediklerini, dayanak gösterilen faturanın kapalı olduğunu, yani fatura bedelinin alacaklı tarafından teslim alındığını, tüm ticari kayıtların incelenmesi halinde gerçek durumun ispatlanacağını, ileri sürerek müvekkilinin, Kozan İcra Müdürlüğü’nün 2011/615 esas sayılı icra dosyasında borçlu olmadığının tespitine, İİK hükümleri uyarınca davacı lehine ve kötü niyetli davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kabulüne, davalı alacaklının yapmış olduğu icra takibinde haksız ve kötü niyetli olduğu gerekçesiyle de İİK’nın 72/5. maddesi uyarınca davaya konu olan uyuşmazlığın miktarı üzerinden hesaplanan ve %20 sine tekabül eden 3.186 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair kararın davalı vekilince temyizi üzerine karar dairemizce onanmıştır.
Davalı vekili, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin HUMK’nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK’nın 442. maddesi gereğince REDDİNE, alınması gereken 57,60 TL karar düzeltme harcı peşin ödenmiş olduğundan yeniden alınmasına yer olmadığına, 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK’nın 442/3. maddesi hükmü uyarınca, takdiren 251,00 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyenden alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 17/12/2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Kapalı fatura, kanunda bu hususta herhangi bir hüküm bulunmamakla birlikte, uygulamaya esas en basit tanımıyla, işletmenin peşin mal ve hizmet satışlarında fatura bedelini peşin olarak aldığını göstermek için faturanın alt tarafının kaşelenip imzalandığı faturalardır. TTK’nın 2. maddesi çerçevesinde, ticari örf ve adet kuralı olarak kabul edilen ve konuyla ilgili açık bir kanun hükmü bulunmadığından somut olayımıza da uygulanması gereken Ankara Ticaret Odası’nın 21.12.1948 gün ve 6 nolu kararı ile bu kararın bir tekrarı niteliğinde bulunan 25.3.1969 gün ve 536/640 sayılı kararda, bir faturanın kapalı olduğunun kabulü için faturanın altına damga pulu yapıştırılması, tarih, işletme kaşesi veya mührü ile yetkilinin imzası yanında “bedeli alınmıştır” şeklinde bir kaydı ihtiva etmesi gerektiği açıklanmaktadır. Damga pulu zorunluluğu 1318 sayılı Finansman Kanunu ile kaldırılmış olsa da, anılan kararlarda sözü edilen diğer hususların varlığı söz konusu olmadığı takdirde bir faturanın kapalı (bedeli peşin alınmış) olarak kabulü mümkün değildir.
Tüm bu nedenlerle, yukarıda arz edilen hususları taşımayan dava konusu faturanın, söz konusu örf ve adet kuralı eksik ve hatalı yorumlanmak suretiyle kapalı kabul edilmesine ilişkin mahkeme kararında isabet bulunmadığı, buna bağlı olarak davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne karar verilmesi kanısındayım.

Mesaj Yaz
💬 Yardıma mı ihtiyacınız var?
Sorularınız için bize yazın. Avukatlarımız size Online olarak destek verecektir.