Boşanma Ve Katılma Alacağı Davası

Yargıtay
8.Hukuk Dairesi

Esas : 2018/15095
Karar : 2019/3302
Karar Tarihi : 27.03.2019

“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine duruşma istemi değerden reddedilmiş olmakla, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı … vekili, dava dilekçesinde belirtilen mallar nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğinde bulunmuştur.
Davalı …, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemenin davanın reddine dair ilk kararı, davacı vekilinin temyizi üzerine Daire’nin 24.02.2016 tarihli ve 2016/1986 Esas, 2016/3185 Karar sayılı kararı ile “Somut olayda, mahkemece dava dilekçesi davalı tarafa tebliğ edilmeden, dilekçelerin teatisi aşaması tamamlanmadan, duruşma yapılmaksızın dosya üzerinden karar verilmiştir. Bu durum usul ve yasaya aykırı olup hukuki dinlenilme hakkının ihlali niteliğindedir. O halde Mahkemece, dilekçelerin teatisi aşaması tamamlandıktan sonra duruşma açılarak tarafların gösterecekleri deliller toplanıp, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile dosya üzerinden yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.” gereğine işaret edilerek bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, davacının dava konusu ettiği alacakların taraflar arasında görülmüş olan boşanma davasında hükme bağlanmış olması, söz konusu dosyada davacının katkı payı, katılma alacağı, değer artış payı ve tasfiye taleplerinin olmadığına dair beyanda bulunması, kararın temyiz dahi edilmeksizin kesinleşmiş olması dolayısıyla, tarafların boşanmanın mali sonuçlarını da düzenledikleri, tekrar dava konusu edilmesinin sırf boşanmayı sağlayabilmek için maddi konularda talepte bulunmayan kişinin boşanma işlemi gerçekleştikten sonra maddi taleplerde bulunmasının iyiniyet, doğruluk, dürüstlük ve sözleşmeye bağlılık ilkeleri ile de bağdaşmayacağına dair yerleşik Yargıtay kararları nazara alınarak tam bir kanaate varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

  1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
  2. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
    Mahkemece anlaşmalı boşanma protokolü gereğince davanın reddine karar verilmişse de; davacı vekili dava dilekçesinde, davacının söz konusu protokolü imzaladığı sırada problemli evlilik nedeniyle yaşadığı travma ve psikolojik zorluklar nedeniyle protokolü esaslı hata ve davalının mevcut varlıklarını gizlemesi nedeniyle mevcut olan hile nedeniyle imzaladığını ileri sürerek esaslı hata ve hile nedeniyle protokolün geçersiz olduğunu iddia etmiştir. Ne var ki, mahkemece davacı idddialarına ilişkin taraf delilleri toplanmadan, bu konuda olumlu olumsuz bir değerlendirme yapılmadan red kararı verilmiş olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda (2) nolu bentte yazılı nedenlerle kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle reddine, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 27.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Yazımızı Beğendiniz Mi?

Call Now

Scroll to Top
WhatsApp
Avukata Soru Sor
Merhaba, daha fazla bilgi için, konusunda uzman avukat uygun bir ücret karşılığında size yardımcı olup yol haritanızı çizecektir.