UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ YAPMA SUÇUNUN İŞLENDİĞİNE DAİR KESİN DELİL OLMADIĞI

yazar:

kategori:

Özet : Jandarma istihbarat görevlilerince düzenlenen 05.11.2010 tarihli tutanakta sanık …’nin araca binmeden önce elinde herhangi bir çanta ya da poşet bulunduğuna ilişkin bir tespitin yer almaması, inceleme dışı sanık …’ın araçta bulunan suç konusu esrardan sanık …’nin bilgisi olmadığını, takip sırasında poşeti araçtan kendisinin attığını ve havanın rüzgarlı olması nedeniyle poşetin aracın sağ tarafına uçtuğunu beyan etmesi, tutanak düzenleyici tanıkların suç konusu esrarın bulunduğu poşetin kimin attığını görmediklerini ifade etmeleri ve sanığın istikrarlı bir şekilde araçtan poşet atmadığını ve araçta uyuşturucu madde olduğunu bilmediğini savunması karşısında; sanığın atılı suçu işlediğine ya da inceleme dışı sanık …’ın suçuna iştirak ettiğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı kabul edilmelidir.

T.C.
Yargıtay
Ceza Genel Kurulu

Esas : 2017/265
Karar : 2018/252
Karar Tarihi : 29.05.2018

Mahkemesi : Ağır Ceza

Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanık …’ın beraatine ilişkin Isparta 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 25.01.2011 gün ve 300-13 sayılı hükmün, Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 23.06.2015 gün ve 7407-6035 sayı ile;
“…05.11.2010 tarihli olay tutanakları ile aynı tarihli araç, şahıs arama ve elkoyma tutanağı ve tüm dosya kapsamına göre; hükmü onanan eşi … … ile birlikte aynı araçta bulundukları sırada suça konu uyuşturucu maddenin sanığın oturduğu sağ kısımdaki ön camdan dışarı atılması ve sağ önde bulunan paspas üzerinde de esrar kırıntılarının ele geçirilmesi karşısında, hakkında verilen mahkumiyet hükmü düzeltilerek onanan diğer sanık … … ile birlikte hareket eden sanığın yüklenen suçtan mahkumiyeti yerine yazılı gerekçeyle beraatine karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 27.10.2015 gün ve 174-252 ile;
“Her ne kadar sanık … hakkında uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçundan cezalandırılması için kamu davası açılmışsa da; sanık …’ın araçta uyuşturucu madde bulunduğunu bilmediğini, olaydan sonra boşandığı eşinin eylemine iştirak etmesinin mümkün olmadığını savunması; diğer sanık …’ın söz konusu poşetin kendisi tarafından atıldığını beyan etmesi; duruşmalar sürecinde gözlemlenen hali ve tüm dosya kapsamı itibarıyla sanık …’ın, eşi olan diğer sanık … … ile aynı arabada bulunmak dışında, onun eylemine katıldığına dair dosyada yeterli delil bulunmadığı,
Söz konusu poşetin sanık … tarafından atıldığı kabul edilse dahi; olay günü jandarmanın dur ihtarına uymayarak kaçmaya başlayan …’ın yanında bulunan eşi Fadime’ye poşeti göstererek ‘at şunu camdan’ ve benzeri bir direktif vermesi üzerine, içerisinde ne olduğunu bilmeyen sanığın bu poşeti kocasının emir ve direktifleri doğrultusunda camdan atması durumunda suç işleme kastından söz edilemeyeceği,
Kaldı ki; sanık …’nin poşetin içinde ne olduğunu bilse dahi ani gelişen olayda eşinin kendisine verdiği emir ve direktif üzerine poşeti arabadan atması halinde de suç işleme kastında söz edilemeyeceği,
Hülasa; olay tarihinde söz konusu esrarın bulunduğu poşetin aracın yolcu kısmında bulunan camdan atılması ve yolcu kısmındaki paspasta esrar kırıntılarına rastlanmasının, tek başına sanığın atılı suçu işlediğini kanıtlamaya yetmeyeceği, sanığın savunması aksine, mahkumiyetine yetecek ölçüde şüpheden uzak, kesin ve net bir delilin mevcut olmadığı” gerekçesiyle ilk hükümde direnmiştir.
Direnme kararına konu olan hükmün de Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23.12.2015 gün ve 387035 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 gün ve 1235-1092 sayı ile; 6763 sayılı Kanunun 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesince 07.03.2017 gün ve 54-507 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI

Sanık … … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü temyiz incelemesi üzerine Özel Dairece düzeltilerek onanmak suretiyle kesinleşmiş olup, direnmenin kapsamına göre inceleme, sanık … … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan verilen beraat hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı uyuşturucu madde ticareti yapma suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir..
İncelenen dosya kapsamından;
Isparta Jandarma Komutalığına bağlı istihbarat görevlilerince yapılan çalışmalar neticesinde; Şarkikaraağaç ilçesi Tahtacıkırığı Mahallesinde ikamet eden inceleme dışı sanık …’un, buradan temin edeceği uyuşturucu maddeyi 07 … .. plakalı araç ile satmak için Denizli’ye götüreceği bilgisinin elde edildiği, 05.11.2010 tarihinde saat 09.30 sıralarında inceleme dışı sanık …’ın ikametinin çevresinde tertibat alan görevlilerce, adı geçen sanığın, eşi olan diğer sanık … …ve yanlarındaki bir çocuk ile birlikte 07 … .. plakalı araca binip Isparta istikametine hareket ettiklerinin görmeleri ve inceleme dışı sanığın uyuşturucu maddeyi Afyonkarahisar-Isparta karayolunu kullanarak nakledeceğini değerlendirmeleri üzerine gerekli önlemin alınması için Gönen Jandarma Komutanlığına bilgi verildiği, görevlilerce Kırıkçayır mevkinde kontrol noktası oluşturulup söz konusu aracın beklenmeye başlandığı, saat 11.30 sıralarında uygulama noktasına yaklaşan inceleme dışı sanık … yönetimindeki aracın durdurulmak istendiği, ancak adı geçenin durmayarak hızla uzaklaştığı, bunun üzerine aracın takip edilmeye başlandığı, bir süre sonra aracın sağ yan camından bir poşet atıldığının görülerek takibin sonlandırılıp aracın gidiş istikametinde bulunan emniyet ve jandarma birimlerine konu hakkında bilgi verildiği, görevlilerce muhafaza altına alınan poşet incelendiğinde içinde esrar bulunduğunun tespit edildiği, aracın saat 12.21’de Dinar ilçesi sınırları içinde Uluköy Jandarma Komutanlığı görevlilerince bir akaryakıt istasyonunun önünde durdurulduğu, yapılan kontrolde sanık …’nin, aracın sağ ön koltuğunda kucağında bir çocukla oturduğunun görüldüğü, görevlilerce inceleme dışı sanık …’a neden kontrol noktasında durmadığı sorulduğunda hakkında tutuklama kararı olduğu için kaçtığını söylediği, inceleme dışı sanığın sistem üzerinden yapılan sorgusunda ise, hakkında tutuklama kararı bulunmadığının anlaşıldığı, Gönen Jandarma Komutanlığına getirilen araçta Cumhuriyet savcısının 05.11.2010 tarihli yazılı arama emri üzerine yapılan aramada; şoför koltuğu ile sağ ön koltuğun önündeki paspasların üzerinde, el freninin bulunduğu bölmenin boşluk kısmında ve bagajda bulunan içi boş spor çantanın köşeleri ile diplerinde esrar kırıntılarının ele geçirildiği, sanıkların üst aramalarında ise herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığı,
Antalya Kriminal Polis Laboratuvarınca düzenlenen rapora göre; poşet içinde bulunan net 231,7 gram ağırlığındaki madde ile araçta ele geçirilen ve toplam ağırlığı net 0,02 gram olan kırıntı hâlindeki maddelerin esrar olduğu,
Dosya içinde bulunan “Resimli Sorgu Listesi” başlıklı tutanağa göre; 07 … .. plakalı aracın 05.11.2010 tarihinde saat 11.12’de, şoför koltuğunda inceleme dışı sanık …’ın, sağ ön koltuğunda ise kucağındaki bir çocuk ile sanık …’nin oturduğu görünür şekilde Isparta ili Eğirdir ilçesi girişinde tespit edilip fotoğraflandırıldığı,
07 … .. plakalı aracın, inceleme dışı sanık … tarafından 27.10.2010 tarihinde Antalya’da faaliyet gösteren bir iş yerinden kiralandığı,
Anlaşılmaktadır.
Tanık Metin B.; imzası bulunan olay tutanağının doğru olduğunu, poşetin hangi sanık tarafından atıldığını görmediğini, ancak aracın gidiş istikametine göre yolun sağ tarafında bulunduğunu, istihbarat görevlilerinin yol kenarına uyuşturucu madde atıldığını söylediklerini,
Tanık …; olay tarihinde dur ikazında bulunmalarına karşın sanığın yönetimindeki aracın durmayarak hızla uzaklaştığını, bunun üzerine istihbarat görevlilerinin söz konusu aracı takip ettiklerini, poşetin aracın gidiş yönüne göre sağ tarafta bulunduğunu, istihbarat görevlilerinin kendilerine yol kenarına uyuşturucu madde atıldığını söylediklerini, araçta yapılan aramada esrar kırıntılarının ele geçirildiğini,
Tanık Erdem Y.; istihbarat görevlilerinden edindikleri bilgi neticesinde söz konusu aracı durdurmaya çalıştıklarını, aracı takip eden istihbarat görevlilerinin aracın sağ tarafına uyuşturucu madde atıldığını söylemeleri üzerine tutanak düzenlediklerini, olay tutanağının doğru olduğunu,
Tanıklar …, … ve …; imzalamış oldukları olay tutanağının doğru olduğunu,
İnceleme dışı sanık … … soruşturma evresinde; Şarkikaraağaç ilçesinde ikamet ettiğini, rahatsızlığı bulunan eşi sanık …’yi Isparta’da muayene ettirmek ve Dinar’da ikamet eden Ahmet isimli şahıstan 500 Lira tutarındaki alacağını tahsil etmek için 05.11.2010 tarihinde sanık … ile birlikte 07 … .. plakalı araç ile yola çıktıklarını, söz konusu aracı 27.10.2010 tarihinde Antalya’da kiraladığını, üzerinde yeterli para bulunmadığı için Dinar’a gidip alacağını tahsil ettikten sonra Isparta’ya gitmeye karar verdiğini, Dinar’a giderken jandarma görevlilerinin dur ikazı üzerine yavaşladığını, ancak yaklaşık on gün önce Antalya’dan senet karşılığı satın aldığı koyunlar nedeniyle hakkında dolandırıcılık suçundan yakalama kararı çıkarılmış olabileceği düşüncesiyle olay yerinden uzaklaştığını, Dinar ilçesi girişine geldiğinde ise jandarmanın dur ikazına uyarak durduğunu, araçta ve bagajdaki çantanın içinde ele geçirilen esrar kırıntıları ile bir ilgisinin bulunmadığını, araçtan poşet atmadığını, ne kendisinin ne de sanık …’nin uyuşturucu madde kullanmadığını, atılı suçlamayı kabul etmediğini,
Kovuşturma evresinde ise farklı olarak; esrar kullandığını, ele geçirilen esrarı kullanmak için aldığını, satın aldığı kurbanlık koyunların parasını ödemek için Dinar’a gittiğini, aldığı esrar araçta bulunduğu için görevlilerin dur ikazına uymadığını, yaklaşık on kilometre ilerledikten sonra içinde esrar bulunan poşeti camdan atmak istediğini ancak havanın rüzgarlı olması nedeniyle poşetin aracın sağ tarafına doğru uçtuğunu, esrarı satmak için araçta bulundurmadığını, sanık …’nin araçtaki uyuşturucu maddeden haberdar olmadığını, aracın bagajında bulunan çantanın içindeki esrarı neden dışarı atmadığını bilmediğini,
İfade etmişlerdir.
Sanık … …; rahatsızlığı nedeniyle Isparta’da tedavisinin yapılması ve eşi olan inceleme dışı sanık …’ın Dinar’daki alacağının tahsili amacıyla önce Dinar’a sonrasında ise Isparta’ya gitmek üzere inceleme dışı sanığın kullandığı araç ile yola çıktıklarını, söz konusu aracı inceleme dışı sanık …’ın kurbanlık hayvan alım satımı yapması nedeniyle 27.10.2010 tarihinde Antalya’dan on günlüğüne kiraladıklarını, Dinar ilçesine giderken görevlilerce oluşturulan kontrol noktasına yaklaştıklarında, inceleme dışı sanık …’ın bir süre yavaşladıktan sonra “herhalde yakalamam çıkmış” diyerek dur ikazına uymayıp olay yerinden hızla uzaklaştığını, Dinar ilçesi girişinde jandarma görevlilerince durdurulduklarını, ne kendisinin ne de inceleme dışı sanık …’ın araçtan dışarıya poşet atmadığını, araçta esrar bulunmadığını, uyuşturucu madde kullanmadığını, atılı suçlamayı kabul etmediğini savunmuştur.
5237 sayılı TCK’nun “Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti” başlıklı 188. maddesinin üçüncü fıkrası suç tarihi itibarıyla;
“(3) Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, beş yıldan onbeş yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalanırılır.” şeklindedir.
Üçüncü fıkrada, uyuşturucu veya uyarıcı madde ticaretine ilişkin çeşitli fiiller, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Buna göre, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satışı, satışa arzı, başkalarına verilmesi, sevki, nakli, depolanması ya da kazanç amacıyla satın alınması, kabul edilmesi veya bulundurulması, bir ve ikinci fıkralara göre ayrı bir suç oluşturmaktadır. Fıkradaki suçun oluşması için bu seçimlik hareketlerden herhangi birisinin yapılmış olması gerekir.
Üçüncü fıkrada sözü edilen ve konumuzu ilgilendiren uyuşturucu veya uyarıcı madde nakletme doktrinde, “Bir kimsenin kendisine veya başkasına ait uyuşturucu maddeyi kullanma dışında bir amaçla bulunduğu yerden başka bir yere götürmesi, taşıması” (Sahir Erman-Çetin Özek, Kanunun Selametine Karşı İşlenen Suçlar) şeklinde tanımlanmaktadır.
Nakletme, bir kimsenin, maliki veya zilyedi bulunduğu uyuşturucu ya da uyarıcı maddeyi kullanma dışında bir amaçla bir yerden başka bir yere, bizzat kendisi ya da kendisine bağlı olarak çalışan kişiler tarafından götürülmesi olarak anlaşılmalıdır.
Uyuşturucu veya uyarıcı madde nakletme ve sevk etme birbirinden farklıdır. Nakledenin, uyuşturucu veya uyarıcı maddenin maliki veya zilyedi olması zorunlu değildir. Nakleden, uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi bizzat veya adamları aracılığı ile götüren kişidir. Uyuşturucu veya uyarıcı maddenin nakledilmesi bedel karşılığı olabileceği gibi bedelsiz de olabilir. Failin naklettiği eşyanın uyuşturucu veya uyarıcı madde olduğunu bilmesi suçun oluşumu için yeterlidir. (Birsen Elmas, Uyuşturucu ve Uyarıcı Madde Suçları, s.68)
Öte yandan, amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de, insan haklarına dayalı, demokratik rejimle yönetilen ülkelerin hukuk sistemlerinde bulunması gereken, öğreti ve uygulamada; “suçsuzluk” ya da “masumiyet karinesi” şeklinde, Latincede ise “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi açısından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlak surette sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ya da gerçekleştiriliş şekli hususunda herhangi bir şüphe belirmesi hâlinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate veya herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Isparta Jandarma Komutalığına bağlı istihbarat görevlilerince yapılan çalışmalar neticesinde; Şarkikaraağaç ilçesi Tahtacıkırığı Mahallesinde ikamet eden inceleme dışı sanık … …’un, buradan temin edeceği uyuşturucu maddeyi 07 … .. plakalı araç ile satmak amacıyla Denizli’ye götüreceği bilgisinin elde edildiği, inceleme dışı sanığın uyuşturucu maddeyi Afyonkarahisar-Isparta karayolunu kullanarak nakledeceğinin değerlendirmesi üzerine Gönen Jandarma Komutanlığı görevlilerince Kırıkçayır mevkinde kontrol noktası oluşturulup söz konusu aracın beklenmeye başlandığı, saat 11.30 sıralarında uygulama noktasına yaklaşan inceleme dışı sanık … yönetimindeki aracın durdurulmak istendiği, ancak adı geçenin durmayarak hızla uzaklaştığı, bunun üzerine görevlilerce aracın takip edilmeye başlandığı, bir süre sonra aracın sağ yan camından bir poşet atıldığının görülmesi üzerine takibin sonlandırılıp aracın gidiş istikametinde bulunan emniyet ve jandarma birimlerine konu hakkında bilgi verildiği, görevlilerce muhafaza altına alınan poşet incelendiğinde içinde esrar bulunduğunun tespit edildiği, inceleme dışı sanığın yönetimdeki aracın saat 12.21’de Dinar ilçesi sınırları içinde görevlilerince durdurulduğu, araçta yapılan kontrolde sağ ön koltukta kucağında bir çocukla sanık …’nin oturduğunun görüldüğü, Cumhuriyet savcısının yazılı emri ile araçta yapılan aramada şoför koltuğu ile sağ ön koltuğun önündeki paspasların üzerinde, el freninin bulunduğu bölmenin boşluk kısmında ve bagajda bulunan içi boş spor çantanın köşeleri ile diplerinde esrar kırıntılarının ele geçirildiği olayda; jandarma istihbarat görevlilerince düzenlenen 05.11.2010 tarihli tutanakta sanık …’nin araca binmeden önce elinde herhangi bir çanta ya da poşet bulunduğuna ilişkin bir tespitin yer almaması, inceleme dışı sanık …’ın araçta bulunan suç konusu esrardan sanık …’nin bilgisi olmadığını, takip sırasında poşeti araçtan kendisinin attığını ve havanın rüzgarlı olması nedeniyle poşetin aracın sağ tarafına uçtuğunu beyan etmesi, tutanak düzenleyici tanıkların suç konusu esrarın bulunduğu poşetin kimin attığını görmediklerini ifade etmeleri ve sanığın istikrarlı bir şekilde araçtan poşet atmadığını ve araçta uyuşturucu madde olduğunu bilmediğini savunması karşısında; sanığın atılı suçu işlediğine ya da inceleme dışı sanık …’ın suçuna iştirak ettiğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, yerel mahkeme hükmündeki direnme gerekçesinin isabetli olduğuna ve beraat hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurul Başkanı; “İhbar içeriği ve aracın izlediği güzergah, aracın dur ihtarına uymayarak hızla yola devam etmesinin hemen ardından sanık …’nin oturduğu aracın sağ tarafından içinde esrar bulunan poşetin atılması, araçta yapılan aramada sanık …’nin oturduğu koltuğun önündeki paspas üzerinde ve el frenin bulunduğu bölmenin boşluk kısmında esrar kırıntılarının ele geçirilmesi, 05.11.2010 tarihli olay tutanağından suç konusu esrarın bulunduğu poşetin aracın sağ tarafından atıldığının belirtilmesi, kısa bir süre önce kiraladıkları araçla uyuşturucu maddeyi nakleden sanıkların, şüphe çekmemek ve arama noktalarından rahat geçmek için aile görüntüsü vermek suretiyle hareket ettiklerinin anlaşılması, aracın uygulama noktasından hızla uzaklaşmasından kısa bir süre sonra içinde esrar bulunan poşetin dışarı atılmasının suç konusu uyuşturucu maddenin araç içerisinde ulaşılabilir bir yerde bulunduğunu ve sanık …’nin uyuşturucu maddenin varlığından haberdar olduğunu göstermesi, dur ikazına rağmen yakalanmamak için uygulama noktasından kaçan inceleme dışı sanık …’ın hızlı bir şekilde araç kullanırken sağ tarafa uzanıp araçtan uyuşturucu maddeyi dışarı atmasının mümkün olmaması birlikte değerlendirildiğinde; inceleme dışı sanık …’ın poşeti kendisinin attığına ilişkin savunmalarına itibar edilemeyeceği, suç konusu uyuşturucu maddenin aracın sağ ön tarafında oturan sanık … tarafından atıldığı ve adı geçen sanığın eşi olan inceleme dışı sanık … ile iştirak halinde hareket ederek uyuşturucu madde nakletme suçunu işlediği kabul edilmelidir” görüşüyle,
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Ceza Genel Kurulu üyesi; benzer düşüncelerle,
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu üyesi …; sanığın eyleminin TCK’nun 281. maddesinde düzenlenen suç delillerini yok etme suçunu oluşturduğunu belirterek direnme hükmünün bu nedenle bozulması gerektiği gerekçesiyle, karşı oy kullanmışlardır.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
1- Isparta 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.10.2015 gün ve 174-252 sayılı direnme kararına konu olan beraat hükmünün ONANMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 29.05.2018 tarihinde yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.

Mesaj Yaz
💬 Yardıma mı ihtiyacınız var?
Sorularınız için bize yazın. Avukatlarımız size Online olarak destek verecektir.