Yargıtay
12.Hukuk Dairesi
Esas : 2015/29542
Karar : 2016/7922
Karar Tarihi : 17/03/2016
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki taraflarca istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
1-)Alacaklının temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Alacaklının (lehdarın) borçlu (keşideci) hakkında her biri 50.000,00 TL bedelli iki adet senetten kaynaklanan toplam 100.000,00 TL asıl alacak ve fer’ilerinin tahsili için kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlattığı, borçlu vekilinin icra mahkemesine başvurusunda, sair itiraz nedenleri yanında takip dayanağı 30.11.2010 tanzim ve 01.06.2011 vade tarihli 50.000,00 TL bedelli senede karşılık alacaklının banka hesabına 29.000,00 TL havale yapılmak sureti ile kısmen ödendiğini; takibe konu 30.11.2010 tanzim tarihli 50.000,00 TL bedelli diğer senedin vadesinin ise 15.05.2015 olduğu halde 15.05.2011 vadeli kabul edilerek bu tarihten itibaren faiz işletilmesinin yasal olmadığını ileri sürerek borca ve işlemiş faize itirazda bulunduğu ve takibin iptaline karar verilmesini istediği anlaşılmaktadır.
İİK’nun 169-a/1. maddesi gereğince borçlu, icra mahkemesinde, borcun olmadığını veya itfa yahut imhal edildiğini resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ettiği takdirde itirazın kabulüne karar verilir. Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre, sunulan ödeme belgesinin takip konusu borca ilişkin olarak verildiğinin kabul edilebilmesi için, belgede, takip dayanağı senede açıkça atıf yapılması zorunludur.
Borçlu tarafça, itirazın ispatı için 28.000,00 TL ve 1.000,00 TL tutarında iki adet banka dekontu sunulduğu, bunlardan 1.000,00 TL miktarındaki dekontta takip konusu senede açıkça atıf yapılmadığı gibi bu tutara ilişkin ödeme iddiasının alacaklı tarafından da kabul edilmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda, anılan senet bedelinin 1000,00 TL’sının ödendiğinin İİK’nun 169/a maddesi kapsamında bir belge ile ispatlanamadığından mahkemece bu miktar yönünden borca itirazın reddine karar vermek gerekirken, açıklanan 1000,00 TL tutarı da kapsar biçimde kısmı itfa itirazının tamamen kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
2-)Borçlunun temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Senet tanzim tarihinde yürürlükte bulunan 6762 Sayılı Kanun‘un 690. maddesi (6102 Sayılı TTK’nun 778. maddesi) göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun’un 615. maddesine göre, (6102 Sayılı TTK’nun 703. maddesine göre) çift vadeli olarak düzenlenen senetlerin, bono vasfında sayılamayacağı düzenlenmiştir.
Anılan Kanun’un 588/1. maddesi (6102 Sayılı TTK‘nun 676/1. maddesi) gereğince de, bonoda rakamla gösterilen bedel ile yazı ile gösterilen bedel arasında fark olması durumunda, yazı ile gösterilen bedele itibar edileceğine ilişkin hüküm rakam ve yazı ile iki ayrı vade tarihi yazılması halinde uygulanamaz.
Somut olayda, takip dayanağı senetlerden 30.11.2010 tanzim tarihli 50.000,00 TL bedelli diğer senedin sol üst kısmında vade tarihi olarak “15.05.2011” tarihinin, senet metni içinde ise vade tarihinin “onbeş mayıs 2012” olarak gösterildiği, bu haliyle dayanak bonoda çift vade olduğu anlaşılmaktadır. Sözü geçen bu ikinci senede ilişkin olarak ödeme iddiası veya borcun kısmen veya tamamen kabulü de söz konusu olmadığına göre, çifte vadeyi taşıyan ve bu nedenle de kambiyo senedi niteliğinde bulunmayan anılan senet yönünden mahkemece İİK’nun 170/a-2. maddesi gereğince re’sen takibin kısmen iptaline karar verilmesi gerekirken, açıklanan bu husus gözden kaçırılarak yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir.
Diğer taraftan, 30.11.2010 tanzim ve 01.06.2011 vade tarihli 50.000,00 TL bedelli senetle ilgili borca itiraz esasa ilişkin nedenlerle kısmen kabul edildiğine göre, İİK’nun 169/a-1 maddesinde öngörüldüğü şekilde kanıtlanan (28.000,00 TL kısımla ilgili olarak) aynı maddenin 6. fıkrası uyarınca borçlu lehine tazminata hükmedilmemesi de doğru bulunmamıştır.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda (1) no’lu bentte yazılı nedenlerle alacaklı yararına; borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda (2) no’lu bentte yazılı nedenlerle borçlu yararına, İİK’nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Bu konu hakkında benzer makaleler için tıklayın