İhzara Rağmen Gelmeyen Tanığın Dinlenmesinden Hakim Vazgeçebilir Bu Durum Hukuki Dinlenilme Hakkını Kısıtlamaz

ÖZET :

Dava, TMK 166/1 uyarınca evlilik birliğinin sarsılması hukuksal sebebine dayalı boşanma davası ile boşanmanın fer’isi niteliğindeki velayet, nafaka ve tazminat isteklerine ilişkindir.

Davalı, cevap dilekçesinde davacının iddialarının doğru olmadığını, şiddet olayının yaşanmadığını ve 30 yıldır süren evliliklerinde bir sorun olmadığını savunmakla beraber davacıya yönelik somut bir kusur isnadında bulunmamıştır. Davalının tanık listesi verdiği tarihte yürürlükte bulunan HUMK’nın 274.maddesinin birinci cümlesi

“ Şahit ikame edecek kimse evvelemirde bunların isim ve şöhreti ve mahalli ikametleriyle hüviyetlerini tayine medar olacak evsafı sairelerini muhtevi listeyi mahkemeye takdim eder”

hükmünü taşımaktadır. Yine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 240/1. maddesinde, tanıkların hangi vakıalarla ilgili dinleneceğini bildirme yükümlülüğünü açıkça tanığı dinletecek tarafa yüklemiştir. Davalı tanıklarını hangi vakıa için dinleteceğini dilekçesinde belirtmemiş ve dinlenen davalı tanıkları davalının savunması doğrultusunda taraflarla nadiren görüştüklerini, taraflar arasında herhangi bir kavga, tartışma veya şiddet olayına şahit olmadıklarını belirtmişlerdir. Tarafların dinlenen tanıklarının beyanı ile iddia ve savunma kapsamında ispat edilmek istenen hususlarda mahkemece karar vermek için yeterli kanaate ulaşıldığı, bu nedenle mahkemenin davalının gösterilen tanıklarından bir kısmının tanıklığı ile ispat edilmek istenen husus hakkında yeter derecede bilgi edinildiği gerekçesi ile geri kalanların dinlenilmemesine karar verilmesine ilişkin direnme kararı yerindedir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu

Esas : 2014/10
Karar : 2015/1523
Karar Tarihi : 10.06.2015

  • HAKİMİN BİR KISIM TANIKLARIN DİNLENİLMESİNDEN VAZGEÇMESİ (Yargılamanın Hızlandırılmasının Amaçlandığı/Üç Tanığın Usulüne Uygun Davetiye Tebliğine Rağmen Duruşmaya İcabet Etmedikleri İhzar Müzekkerelerinin de İkametlerinin Kapalı Olması Gerekçesi İle İkmal Edilemediği – Mahkemece Dinlenilen Tanıklarla Karar Vermek İçin Yeterli Kanaate Ulaşıldığı/Davalının Hukuki Dinlenilme Hakkının Kısıtlanmadığı)
  • BOŞANMA DAVASI (Mahkemenin Davalının Gösterilen Tanıklarından Bir Kısmının Tanıklığı İle İspat Edilmek İstenen Husus Hakkında Yeter Derecede Bilgi Edinildiği Gerekçesi İle Geri Kalanların Dinlenilmemesine Karar Verilmesine İlişkin Direnme Kararının Yerinde Olduğu – Üç Tanığın Usulüne Uygun Davetiye Tebliğine Rağmen Duruşmaya İcabet Etmedikleri İhzar Müzekkerelerinin de İkametlerinin Kapalı Olması Gerekçesi İle İkmal Edilemediği)

  • TANIK LİSTESİ (Tanıkların Hangi Vakıalarla İlgili Dinleneceğini Bildirme Yükümlülüğünün Tanığı Dinletecek Tarafa Yüklendiği – Davalının Tanıklarını Hangi Vakıa İçin Dinleteceğini Dilekçesinde Belirtmediği/Karar Vermek İçin Yeterli Kanaate Ulaşıldığı Gerekçesi İle Geri Kalanların Dinlenilmemesinde İsabetsizlik Görülmediği/Boşanma)

  • İDDİA VE SAVUNMA KAPSAMINDA TANIK BEYANLARI (Mahkemece Karar Vermek İçin Yeterli Kanaate Ulaşıldığı/Davalının Gösterilen Tanıklarından Bir Kısmının Tanıklığı İle İspat Edilmek İstenen Husus Hakkında Yeter Derecede Bilgi Edinildiği Gerekçesi İle Geri Kalanların Dinlenilmemesine Karar Verilmesinin Yerinde Olduğu – Boşanma)

  • LİSTEDE SUNULAN BÜTÜN TANIKLARIN DİNLENİLMEMESİ (Boşanma Davası – Davalının Gösterilen Tanıklarından Bir Kısmının Tanıklığı İle İspat Edilmek İstenen Husus Hakkında Yeter Derecede Bilgi Edinildiği

Gerekçesi İle Geri Kalanların Dinlenilmemesine Karar Verilmesinin Yerinde Olduğu)

6100/m.240,241

Kesin Hukum Hagb’yi Kaldirir

DAVA : Taraflar arasındaki “boşanma” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Malatya 2.Aile Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 16.03.2012 gün ve 2011/168 E-2012/233 K sayılı kararın incelenmesinin davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 15.01.2013 gün ve 2012/12511 E- 2013/487 K sayılı ilamı ile;

(… Davalı koca, 25.04.2011 tarihli tanık listesinde gösterdiği tanıklara ilişkin davetiye giderleri ve tanık ücretlerini süresinde yatırmıştır. Mahkemece davalı kocanın tüm tanıkları adına davetiye çıkarılmış, tanık listesinde adları bulunan tanıklar Ş. S., A. S. ve B. K. usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmaya icabet etmeyince, haklarında çıkartılan ihzar kararları da adreslerinde ihzar zamanında bulunmadıklarından ikmal edilememiştir. Davalı koca, tanıkların dinlenilmesinden açıkça vazgeçmemiş, aksine vekili 23.02.2012 havale tarihli dilekçesi ve son celsedeki beyanı ile tanıkların dinlenilmelerini istemiştir. Bu talebin mahkeme tarafından Hukuk Muhakemeleri Kanununun 241. maddesi uyarınca yeter derecede bilgi edinildiği gerekçesi ile geri kalan tanıkların dinlenilmemesine karar verilmiş ise de, davalı koca vekilinin bu tanıklarının dinlenilmesinde ısrarlı olması, davayı uzatma niyetiyle hareket ettiğini göstermemektedir. Bu durumda adı geçen davalı tanıklarının Hukuk Muhakemeleri Kanununun 245.maddesi uyarınca dinlenilerek tüm delillerin birlikte değerlendirilip, sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir…),

Gerekçesi ile bozularak dosya yerine çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonucu mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, TMK 166/1 uyarınca evlilik birliğinin sarsılması hukuksal sebebine dayalı boşanma davası ile boşanmanın fer’isi niteliğindeki velayet, nafaka ve tazminat isteklerine ilişkindir.

Davacı, davalı eşinin evliliğin ilk günlerinden itibaren kendisine, ergin ve bedensel özürlü olanlar da dahil olmak üzere müşterek çocuklara şiddet uyguladığını, küfür ettiğini, evlilik birliğinin kendisi için çekilmez hale geldiğini, davalının kusurlu olduğunu ileri sürerek TMK’nın 166/1. maddesi gereğince boşanmalarına, 25.07.1996 doğumlu Mustafa’nın velayetinin kendisine verilmesini, lehine aylık 400 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, müşterek çocuk için aylık 400 TL tedbir ve iştirak nafakasına, 20.000 TL. maddi ve 20.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı, davacının iddialarının asılsız olduğunu, 30 yıldır süren evliliklerinde sorun olmadığını, son bir iki yıl içinde işlerinin bozulması nedeniyle iflas ettiğini ve iş yerini kapattığını, davacı eşinin ekonomik durumları nedeniyle kendisini suçladığını bu nedenle son bir kaç aydır eşi ile aralarında küçük tartışmalar olduğunu ancak dava dilekçesinde belirtildiği gibi şiddet olayının yaşanmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece; Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 241. maddesi uyarınca yeter derecede bilgi edinildiği gerekçesi ile davalının bir kısım tanıklarının dinlenilmesinden vazgeçilmiş, ve tarafların TMK’nın 166/1. maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilmiş; davalı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen sebeplerle bozulmuştur.

Yerel mahkemece, “H.M.K. 240 ve devamı maddeleri tanık delilini düzenlemiştir. H.M.K. 241 maddesinde önceki yasa da olmayan yeni bir düzenleme yapılmıştır. H.M.K. 241 maddesinde mahkeme, gösterilen tanıkların bir kısmının tanıklığı ile ispat edilmek istenilen husus hakkında yeter derecede bilgi edindiği taktirde, geri kalanların dinlenilmemesine karar verebilir düzenlemesi ile mahkemelerin dava dosyalarının daha çabuk ve sürüncemede kalmadan karara çıkartılabilmesinin yolunu açmıştır.

Yasal düzenlemede kanun koyucu hakimin yeter derece de bilgi edindiği kanaatine varması halinde dinlenmeyen tanıkların dinlenilmesine vazgeçilebileceğini belirtmiştir. Yasa koyucu bu maddeyi düzenlerken sadece hakimin davaya konu olan olay hakkında yeterince bilgi edinmesi şartını aramıştır. Tanıklar yönünden sayısal olarak bir düzenleme getirilmediği gibi tanıkların dinlenip dinlenilmemesi hususunda tarafların iyi niyet ya da kötü niyetli olup olmamalarını da değerlendirme konusu yapmamıştır.

H.M.K. 241 maddesinde ki düzenleme ile yargılamanın hızlandırılması amaçlanmıştır. Bu düzenlemeyi farklı şekilde yorumlamak yasa maddesinin konuluş amacına da uygun değildir ve yasa maddesinin de uygulanmasının ortadan kalkmasına sebep olacaktır, mahkemenin dinlenen tanık anlatımlarından yeterli derecede bilgi edindiği ve karar vermek içinde kanaate ulaşıldığı gerekçeleriyle önceki kararda direnilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.

Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mahkemenin HMK’nın 241.maddesi gereğince davalının bir kısım tanıklarının dinlenilmesiyle yetinip bir kısım tanıklarının dinlenmesinden vazgeçmesinin usule uygun olup olmadığı, davalı tarafın delil listesinde belirttiği bir kısım tanıkların dinlenmesinin gerekip gerekmediği; bunun sonucu olarak davalının hukuki dinlenilme hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığı noktasında toplanmaktadır.

Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle tanık kurumu üzerinde durulması gerekir:

Tanık, uyuşmazlık hakkında bilgi ve görgüsü bulunan üçüncü kişidir. Davada üçüncü kişi olması şartıyla, yaşına, hukukî durumuna, taraflarla akrabalık derecesine bakılmaksızın, kural olarak, davada herkes tanık olarak dinlenebilir. Tanık gösteren taraf, dinleteceği tanıkların ad soyadı ile (tebligat) adreslerini içeren listeyi (bu listeyi içeren dilekçesini) mahkemeye verir ve her bir tanığı hangi vakıa hakkında dinleneceğini de dilekçesinde bildirir ( Ejder Yılmaz Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi Ankara -2012, sayfa 1140).Tanık listesinde gösterilecek olan tanık sayısı hakkında herhangi bir sınırlama yoktur. İsteyen taraf, istediği sayıda tanığın dinlenmesini isteyebilir. Ancak, hâkim gösterilen çok sayıda tanığın dinlenmesinin gereksiz olduğu veya davayı uzatma amacıyla yapıldığı sonucuna varırsa, gerekçeli kararında göstermek şartıyla bütün tanıkları dinlemeyebilir ( Ejder Yılmaz , a.g.e., sayfa 1141).

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda hâkimin tanıkların bir kısmının dinlenilmesi ile yetinmesine ilişkin 241. maddede yeni bir düzenleme getirilmiştir. Buna göre, “Mahkeme, gösterilen tanıklardan bir kısmının tanıklığı ile ispat edilmek istenen husus hakkında yeter derecede bilgi edindiği takdirde, geri kalanların dinlenilmemesine karar verebilir”. Madde gerekçesinde şöyle denilmektedir: “Tanıklardan bir kısmının dinlenilmesiyle yetinilmesi” başlığını taşıyan bu madde, davayı uzatma niyetiyle hareket etmek isteyen tarafın bu konudaki çabalarını önleme yolunda, mahkemeye tanınmış bir imkânı ifade etmektedir.

TuRKiYE’DE iDARi GoZETiM ALTINDA TUTULAN KisiLERiN HAKLARI 1

HMK’nın m.240/2 ile tanıkların hangi vakıa hakkında dinleneceklerini açıklama görevinin tanığı gösteren tarafa yüklenmiş olduğu da dikkate alınarak, eğer, taraflarca tanık listesinde gösterilen tanıklardan bir kısmının dinlenmesiyle yeterli derecede sonuç alınmış ise diğerlerinin dinlenmesinden vazgeçilmiş sayılmasına karar verilebilecektir ( Abdurrahim Karslı, Medeni Muhakeme Hukuku, 6100 sayılı HMK Hükümlerine Göre Yargıtay Kararları İşlenmiş ve Gözden Geçirilmiş 3.baskı, sayfa 623).

Somut olayda; davalı vekili, mahkemenin 05.04.2011 tarihli ara kararı uyarınca 25.4.2011 tarihli delil listesinde tanık olarak; altı kişiyi adresleri ile birlikte bildirmiş ve 26.04.2011 tarihinde mahkeme veznesine davetiye giderleri ve tanık ücretlerini yatırmıştır.

Davalı tanıklarından üç kişi 09.06.2011 tarihli celse dinlenmiştir. Diğer üç tanık usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen 09.06.2011 tarihli duruşmaya icabet etmeyince, mahkemece aynı tarihli duruşmada gelmeyen üç tanığın ihzaren celplerine karar verilmiş ve duruşma 21.07.2011 tarihine ertelenmiştir, ihzar müzekkereleri tanıkların ikametlerinin kapalı olması gerekçesi ile ikmal edilememiştir. Mahkemece 16.03.2012 tarihli celsede; HMK’nın 241.maddesi gereğince taraf tanıklarının dinlenmesinden vazgeçildiği bildirilmiştir.

Dava 04.03.2011 tarihinde açılmış ise de, mahkemece 16.03.2012 tarihli celsede yani 6100 sayılı HMK’nın döneminde ve HMK’nın 241. maddesi gereğince davalının bir kısım tanıklarının dinlenilmesinden vazgeçilmiştir. Ortada henüz tamamlanmamış bir işlem olduğunu göre 6100 sayılı HMK’nın 448. maddesi gereğince 6100 sayılı HMK hükümlerinin uygulanması gereklidir.

Davalı, cevap dilekçesinde davacının iddialarının doğru olmadığını, şiddet olayının yaşanmadığını ve 30 yıldır süren evliliklerinde bir sorun olmadığını savunmakla beraber davacıya yönelik somut bir kusur isnadında bulunmamıştır. Davalının 25.04.2011 tarihli tanık listesi verdiği tarihte yürürlükte bulunan HUMK’nın 274.maddesinin birinci cümlesi “ Şahit ikame edecek kimse evvelemirde bunların isim ve şöhreti ve mahalli ikametleriyle hüviyetlerini tayine medar olacak evsafı sairelerini muhtevi listeyi mahkemeye takdim eder” hükmünü taşımaktadır.

Yine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 240/1. maddesinde, tanıkların hangi vakıalarla ilgili dinleneceğini bildirme yükümlülüğünü açıkça tanığı dinletecek tarafa yüklemiştir. Davalı tanıklarını hangi vakıa için dinleteceğini dilekçesinde belirtmemiş ve dinlenen davalı tanıkları davalının savunması doğrultusunda taraflarla nadiren görüştüklerini, taraflar arasında herhangi bir kavga, tartışma veya şiddet olayına şahit olmadıklarını belirtmişlerdir.

Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda; tarafların dinlenen tanıklarının beyanı ile iddia ve savunma kapsamında ispat edilmek istenen hususlarda mahkemece karar vermek için yeterli kanaate ulaşıldığı, bu nedenle mahkemenin davalının gösterilen tanıklarından bir kısmının tanıklığı ile ispat edilmek istenen husus hakkında yeter derecede bilgi edinildiği gerekçesi ile geri kalanların dinlenilmemesine karar verilmesine ilişkin direnme kararı yerindedir.

Görüşmeler sırasında bir kısım üyeler tarafından, 6100 sayılı HMK’nın 241. maddesindeki düzenlemenin gerekçesi göz önüne alındığında mahkemece davalının diğer tanıklarının dinlenmesi gerektiği, davalı cevap dilekçesinde çok açık vakıa belirtmese de hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğünün bulunduğu, davalıya tanıklarını hangi vakıalar için dinleteceğinin sorulabileceği, adreslerinin kapalı olması nedeniyle haklarındaki ihzar müzekkerelerinin gereği yerine getirilemeyen davalı tanıkları yönünden davalıya HMK’nın 240/3 maddesi gereğince süre verilmesi gerektiği gerekçesi ile direnme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmüş ise de, bu görüş kurul çoğunluğu tarafından kabul edilmemiştir.

Ne var ki, Özel Daire işin esasını incelememiş bulunduğundan, işin esasının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.

SONUÇ : Açıklanan gerekçeyle direnme uygun bulunduğundan, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 2.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 10.06.2015 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.

Bu konu hakkında benzer makaleler için tıklayın

Yazımızı Beğendiniz Mi?

Call Now

Scroll to Top
WhatsApp
Avukata Soru Sor
Merhaba, daha fazla bilgi için, konusunda uzman avukat uygun bir ücret karşılığında size yardımcı olup yol haritanızı çizecektir.