Evlilik Birliğinde Kredi İle Alınan Taşınmazda Katılma Alacağı Hesaplaması

Özet : İki döneme yayılan kredi borcu ödeme tablosu mevcut olduğunda; öncelikle, mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borç miktarının, toplam kredi borcuna oranı bulunur. Sonra bulunan bu kredi borç oranının, taşınmazın toplam satın alım bedeli karşısındaki oranına dönüşümü gerçekleştirilir. Tespit edilen bu oranın, taşınmazın tasfiye tarihindeki (karara en yakın) sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmasıyla borç miktarı belirlenir. Bu ilke ve esaslara göre saptanan taşınmazın borç miktarı, tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşüldükten sonra kalan miktar, değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hesaplamasında göz önünde bulundurulur.

  • Tasfiyeye konu taşınmazın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir.
  • Tasfiyeye konu taşınmazın satın alma bedeli, bunun krediyle ve varsa kredi dışında eşlerin kendi imkanları ile karşıladıkları miktarlar ve oranları ile tasfiye (karara en yakın) tarihindeki sürüm (rayiç) değeri ayrı ayrı belirlenmelidir.

Yargıtay
8.Hukuk Dairesi

Esas : 2016/4519
Karar : 2019/10165
Karar Tarihi : 11.11.2019

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı … vekili, evlilik birliği içinde edinilen 2363 ada 23 parselde kayıtlı 2 numaralı dairenin muvazaalı devrinin iptali ile mal rejiminin tasfiyesiyle, evin bilirkişilerce tespit edilecek gerçek değerinin 1/2’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiş, dava değerini 6000 TL olarak göstermiş, Mahkemece talep sonucunu açıklaması için verilen süre sonunda davacı vekilince 11.05.2010 tarihinde katkı payı için talebinin 25.900 TL olduğu harcı da tamamlanmak suretiyle açıklanmış, katkı payı talebinin muvazaalı devre ilişkin talepten tefriki sonrası, 08.06.2015 tarihinde talebini 55.000 TL olarak ıslah etmiştir.

Davalı …, davaya konu taşınmazın davalı tarafından İş Bankasından konut kredisi kullanılmak suretiyle edinildiğini, halen kredi ödemelerine devam ettiğini açıklayarak, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacının 55.000 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 Sayılı HMK mad.33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.

Avukat Aziz Cihan KAÇIRAN - Gaziantep ACK Avukatlık Ofisi Gaziantep Ağır Ceza Avukatı Anlaşmalı ve Çekişmeli Boşanma Avukatı

Tasfiyeye konu taşınmazın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. 4721 Sayılı TMK‘nin 202/1. maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hakları doğabilecektir. Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu taşınmazın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir.

Yukarıda açıklandığı gibi iki döneme yayılan kredi borcu ödeme tablosu mevcut olduğunda; öncelikle, mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borç miktarının, toplam kredi borcuna oranı bulunur. Sonra bulunan bu kredi borç oranının, taşınmazın toplam satın alım bedeli karşısındaki oranına dönüşümü gerçekleştirilir.

Tespit edilen bu oranın, taşınmazın tasfiye tarihindeki (karara en yakın) sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmasıyla borç miktarı belirlenir. Bu ilke ve esaslara göre saptanan taşınmazın borç miktarı, tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşüldükten sonra kalan miktar, değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hesaplamasında göz önünde bulundurulur.

Buna göre; öncelikle, tasfiyeye konu taşınmazın satın alma bedeli, bunun krediyle ve varsa kredi dışında eşlerin kendi imkanları ile karşıladıkları miktarlar ve oranları ile tasfiye (karara en yakın) tarihindeki sürüm (rayiç) değeri ayrı ayrı belirlenmelidir.
Açıklamalar doğrultusunda hesaplama yapılabilmesi için, iddia ve savunma çerçevesinde, taşınmazın satın alınmasına ilişkin akit tablosuyla birlikte tapu kaydı, kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosu dahil finans kuruluşu kayıtları, ihtiyaç duyulması halinde eşlerin malın alınmasında katkı olarak kullandıklarını ileri sürdükleri mal varlıklarına ilişkin sair belgeler bulundukları yerlerden getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önünde bulundurulmalıdır. Uyuşmazlığın çözümünde kullanılabilecek belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden oluşan kuruldan da yardım alınmalıdır.

Somut olaya gelince; eşler, 05.08.1988 tarihinde evlenmiş, 23.05.2007 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 Sayılı TMK’nin yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 Sayılı TKM mad.170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad.10, TMK mad. 202).

Tasfiyeye konu 2363 ada 23 parselde kayıtlı 2 numaralı daire, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 12.05.2006 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edildiği, 30.05.2007 tarihinde dava dışı üçüncü kişiye devredildiği anlaşılmaktadır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK mad. 179).

Mahkemece, davaya konu taşınmazın karar tarihine en yakın değeri olarak belirlenen 110.000 TL’nin yarısına katılma alacağı olarak hükmedilmiş ise de, verilen hüküm dosya kapsamıyla örtüşmemektedir. Davalının yargılama aşamasındaki savunmalarında, davaya konu taşınmazın konut kredisi kullanılmak suretiyle edinildiğini beyan ettiği, buna ilişkin bir kısım kredi kayıtlarını dosyaya sunduğu, tefrik öncesi Mahkemece İş Bankası kredi ödemelerine ilişkin kayıtların da dosyaya kazandırıldığı, buna göre, davaya konu taşınmaz için 12.05.2006 tarihinde, 60 ay vadeli 30.000 TL konut kredisi kullanıldığı, davalının evlilik birliği içinde ilk 6 ay ödeme yaptığı, 15.03.2007 tarihinde ödenmeyen kısım için davalı aleyhine takip başlatıldığı, bunun üzerine davalı tarafından yine evlilik birliği içinde 26.03.2007 tarihinde 1300 TL kredi ödemesi yapıldığı, boşanma dava tarihinden sonra 30.05.2007 tarihinde kredinin tamamının davalı tarafından ödenmek suretiyle kapatıldığı, taşınmazın ediniminde kredi kullanıldığı ve bu kredinin boşanma dava tarihi sonrasına sarkan ödemeleri olduğu anlaşıldığına göre, Mahkemece kredi ödemelerine ilişkin banka kayıtları da getirtilerek,

TMK MADDE 502

Dairemizin yukarıda belirtilen ilke ve uygulamaları doğrultusunda, temyiz edenin sıfatı ve tarafların usuli kazanılmış hakları da gözetilmek suretiyle davacı lehine katılma alacağı hesaplanması gerekirken, yazılı şekilde taşınmazın tasfiye tarihine en yakın değerinin yarısına katılma alacağı olarak hükmedilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 Sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 388/4. (HMK madde 297/ç) ve 440/1. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 11.11.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Bu konu hakkında benze makaleler için tıklayın

Yazımızı Beğendiniz Mi?

Call Now

Scroll to Top
WhatsApp
Avukata Soru Sor
Merhaba, daha fazla bilgi için, konusunda uzman avukat uygun bir ücret karşılığında size yardımcı olup yol haritanızı çizecektir.