Boşanma Protokolünü İmzalayıp Boşanmayı Sağladıktan Sonra Sözleşmede Belirtilen Taşınmazın Devrine Yanaşmaması Hakkın Kötüye Kullanılması Niteliğindedir

ÖZET : Davalı önceki eşi ile aralarındaki boşanma davasının istediği doğrultuda sonuçlanması için boşanma protokolünü imzalayıp boşanmayı sağladıktan sonra sözleşmede belirtilen taşınmazın devrine yanaşmaması hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir.

Yargıtay
14.Hukuk Dairesi

Esas : 2015/4647
Karar : 2015/3762
Karar Tarihi : 06.04.2015

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 27.04.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil mümkün değilse tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; tapu iptali ve tescil talebinin kabulüne dair verilen 13.12.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR

Dava, Türk Borçlar Kanununun 129 (818 sayılı BK m.111) maddesinde düzenlenen 3. kişi yararına sözleşmeden kaynaklanan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacılardan … ile davalı … arasında …. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/76 Esas sayılı boşanma davasının yargılaması sırasında 13.09.2005 günlü duruşmada taraflar dava konusu hakkında anlaşacaklarını bildirerek süre talep etmiş aynı tarihte bir protokol düzenlenmiş olmasına karşılık mahkemeye ibraz edilmemiş, mahkemece tarafların duruşmadaki beyanları tespit edilerek boşanmalarına karar verilmiştir.

Boşanma davasının tarafları arasında vekillerinin de hazır bulunmak suretiyle imzaladıkları 13 Ekim 2005 tarihli boşanma protokolünün 2. maddesinde davalı …, … no’lu taşınmazı müşterek çocukları …’a hibe ettiğini beyan etmiştir. Sözleşmede taşınmazın hibe edildiği yazılı ise de kazandırma 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 129. maddesinde belirtilen üçüncü kişi yararına sözleşme niteliğindedir.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 129. maddesine göre; kendi adına sözleşme yapan kişi sözleşmeye üçüncü kişi yararına bir edim yükümlülüğü koydurmuşsa, edimin üçüncü kişiye ifa edilmesini isteyebilir. Üçüncü kişi veya üçüncü kişiye halef olanlar da tarafların amacına veya örf ve adete uygun düştüğü takdirde edimin ifasını isteyebilirler. Ancak 13.10.2005 tarihli sözleşme gayrimenkul mülkiyetini geçirme borcu yüklemesine rağmen resmi şekilde düzenlenmemiştir.

Kural olarak Türk Borçlar Kanununun 237. maddesi ile 2644 sayılı Tapu Kanununun 26. maddesine göre taşınmaz mülkiyetinin geçirilmesi borcunu doğuran satış sözleşmeleri tapu memuru tarafından düzenlenir. Ancak doktrinde ve yargısal kararlarda kabul edildiği üzere sözleşmenin kurulması anında bilerek biçim eksikliğini kendi yararı için görmezden gelen veya eksikliği kendisi yaratan taraf sonradan şekle aykırılığı ileri sürerse hakkını kötüye kullanmış olur.

Davalı önceki eşi … ile aralarındaki boşanma davasının istediği doğrultuda sonuçlanması için 13 Ekim 2005 tarihli boşanma protokolünü imzalayıp boşanmayı sağladıktan sonra sözleşmenin 2. maddesinde belirtilen taşınmazın devrine yanaşmaması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde görüldüğünden, dolayısıyla hüküm sonucu esas bakımından usul ve kanuna uygun olduğundan HUMK 438/son maddesi gereğince hüküm gerekçesinin değiştirilerek onanması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm gerekçesinin yukarıdaki şekilde DEĞİŞTİRİLEREK DÜZELTİLMİŞ bu gerekçe ile ONANMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.04.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Yazımızı Beğendiniz Mi?

Call Now

Scroll to Top
WhatsApp
Avukata Soru Sor
Merhaba, daha fazla bilgi için, konusunda uzman avukat uygun bir ücret karşılığında size yardımcı olup yol haritanızı çizecektir.