SIĞINMACI NEDİR?
Türkiye, günümüzde nüfus hareketleri için gerek fiziki gerek sosyo-politik konumu bakımından geçiş ülkesi durumuna gelmiştir. Özellikle Doğu Avrupa Devletlerinden gelen kişiler için varış ülkesi niteliği taşıyan Türkiye, söz konusu özelliği Türk soylu kişiler ve Ortadoğu ülkelerinden gelenler bakımından da göstermektedir. Hareket halindeki nüfusun bir kısmının ekonomik nedenlerle göç edenler olduğu bir kısmının da doğu ile güney bölgelerden gelen, ülkelerinde etnik, ideolojik ve dini baskılardan ötürü hapis, işkence veya ölüm cezası gibi zulüm tehditlerinden kaçan kimseler olduğu görülmektedir. 1980 sonrasında meydana gelen kitlesel nüfus hareketleri, Türkiye’yi büyük ölçüde etkilemiştir. Özellikle Suriye’de Mart 2011’den itibaren olan iç çatışmalar nedeniyle, bir milyonu aşan kişi Türkiye’ye göç etmiş durumdadır.
Dünyanın değişik bölgelerinde de Covid-19 salgınıyla beraber vakaların kuzeyde yoğunlaştığının açıklanmasının ardından insanların tren istasyonlarına akın ederek güneye göçmesi, Hindistan’da 21 günlük evden çıkma yasağı ilan edilirken hükümetin başka şehirlerdeki göçmen işçilere ne olacağıyla ilgili hiçbir öngörüde bulunmaması ve işçilerin memleketine yürüyerek dönmeye çalışırken hayatını kaybetmesi gibi olaylar, aslında devletlerin olası bir göçe hazır olmadığını ve bununla ilgili planlama yapmaları gerektiğini gösterdi. Göçmen işçilerin salgınla birlikte işyerlerinin kapanmasıyla eve dönüş göçünde yaşamlarını kaybetmesi, bir salgında kilitlenmesi iklim göçü ve diğer olası göç hareketleri için bir testtir ve dünyanın başarısızlığını ortaya koymuştur.
Uzun vadede daha ciddi ve olası bir durum arz eden siyasi, etnik ve iklim göçü ihtimalindeki krizlere karşı yetkililer gerekli tüm önlemleri alıp hukuksal korumanın da sağlanması hususunda düzenlemeler yapması gerekmektedir. Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nda Uluslararası Koruma Çeşitleri olarak mülteci, şartlı mülteci, ikincil koruma, geçici koruma kavramlarının tanımı yapılmıştır.
Yabancılar İşsizlik Sigortasından Yararlanabilir mi?
Türk mevzuatında yabancı ülke vatandaşlarının Türkiye’de işsizlik sigortasından yararlanması ile ilgili herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Türkiye Cumhuriyeti ile karşılıklılık esasına dayalı olarak sosyal güvenlik anlaşması imzalamış ülkelerin vatandaşları, bu anlaşmalara göre Türkiye’de çalışmaları durumunda işsizlik sigortasına tabidirler.
ULUSLARARASI KORUMA NEDİR?
Eğer bir kişi ülkesini savaş veya zulüm sebebiyle terk itmişse ve bu sebeplerden yada ölüm cezası veya işkence tehlikesinden dolayı ülkesine dönemeyecek durumdaysa, Türkiye’de yasal bir hukuki statü ile kalmaya devam etmek için GİGM’e uluslararası koruma başvurusu yapması gerekmektedir. Eğer gerçekten savaş ve sair sebebler var ise ülkesine dönmeyeceğine karar verilir ve başvurusu kabul edilerek ”uluslararası koruma statüsü” verilir.
Uluslararası koruma alınabilmesi için bulunulan ildeki İL GÖÇ İDARESİ MÜDÜRLÜĞÜ’ne başvurulmalıdır. Bu başvuru için herhangi bir süre şartı yoktur fakat bir an önce yapılması önem arz etmektedir. Başvuru yapıldıktan sonra kişi ile kurumda bireysel mülakat yapılmaktadır. Bu mülakatta ülkesinden kaçma nedeni, neden dönmemesi gerektiği ve sair hususlarda görüşmeler yapılır.
Gerekirse tercüman eşliğinde yapılmaktadır. Daha sonrasında GİGM kişinin ülkemizde uluslararası koruma kriterlerini taşıyıp taşımadığı konusunda karar verir. Başvuru yapıldıktan sonra İl Göç İdaresi tarafından hangi il sınırları içerisinde kalmasının gerektiği konusunda bir tayin yapılır. Bundan sonra barınma ve sair ihtiyaçların kişinin kendisi tarafından yapılması gerekmektedir. Bu konuda herhangi bir yardım söz konusu değildir. Daha detaylı bilgi ve başvuru yardımı için profesyonel bir avukattan yardım almanız oldukça önemlidir.
Devletler neden mültecileri, sığınmacıları ve göçmenleri iyi karşılamalıdır?
- Ciddi tehlikelerle karşı karşıya olan insanların, hayatlarını güvenli bir biçimde yeniden kurabilme imkanına sahip olduğu bir dünyada yaşamak istiyoruz.
- Küreselleşmiş bir dünyada adil olan, küresel sorunların sorumluluğunun küresel çapta paylaşılmasıdır.
- Ev sahibi konumundaki topluluklar, bu insanların ülkeye getirdiği muazzam enerjiden ve yeni bir hayat kurma arzusundan yararlanır.
- Diğer ülkelerden gelen insanların iyi karşılanması, ev sahibi toplulukları, hızla değişen bir dünyada daha çeşitli ve daha esnek hale getirerek güçlendirir.
- Sanat, bilim, siyaset ve teknoloji alanlarındaki en ilham verici ve etkileyici insanlardan bazıları mülteci, sığınmacı veya göçmendir. Bu kişiler, başka bir ülkede yeni bir hayat kurma fırsatı tanınmış ve yeni bir topluluğun üyesi olarak başarılı olmuş kişilerdir.
Mülteci Hakları Nedir?
Mülteci hakları, devletlerin vatandaşlarına karşı mevcut olan koruma yükümlüğünü savaş, iç karışıklık gibi çeşitli sebeplerle yerine getirmemesi halinde uluslararası hukuk tarafından bu kimselere sağlanan uluslararası korumayı ifade eder. Mülteci hakları, temel insan haklarından olup İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde “Herkesin zulüm altında başka ülkelere sığınma ve sığınma olanaklarından yararlanma hakkı vardır.” şeklinde akdedilmiştir
Mülteci Hakları Sözleşmesi
Mülteci hakları, uluslararası boyutta mülteci hakları sözleşmesi, mültecilerin hukuki durumuna dair sözleşme veya 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi olarak bilinen Mültecilerin Hukuk Statüsüne İlişkin Sözleşme ile korunur; iç hukukumuzda bu mülteci hakları sözleşmesi ile uyumlu olarak 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu (YUKK) ve bu kanun çerçevesinde 2014 yılında çıkan Geçici Koruma Yönetmeliği’nde (GKY) düzenlenmiştir.
Bu konu hakkında benzer makaleler için tıklayın