Kayınbabanın Cenazesine Gitmemek Boşanma Sebebi!

Evlilik sevgiyle, aşkla başlamalı, saygı ve hoşgörü ile güçlendirilmelidir. Yeri geldiğinde de fedakarlıklar yaparak ayakta tutulmalıdır.

Evlilik; aile birlikteliğinin başlangıç noktası, yüzlerinizi gülümseten güzel anılar, telaşlı ve stresli ama tatlı koşuşturmalar, aman ne derler korkusuyla da yapmak zorunda kalınan türlü türlü işler.

Her duygunun karışımı, bu yola giden süreçte her an her duyguyu yaşarsınız. Tabi ne için ? Sevdiğinize kavuşmak için, yuva kurmak için!

Diyeceksiniz ki herkes sanki sevdiğiyle mi evleniyor ?

Evet sevdiğiyle evlenemeyen insanlar tabi ki var ama genel olarak bulunduğumuz çağda gençlerin sözü daha çocukluğundan başlamak üzere büyüklerine nazaran daha çok geçiyor. Ailelerin genelinde hakim olan düşünce “….aman bizim çektiğimiz sıkıntıları çocuklarımız çekmesin, aman çocuğumuz evinde mutlu olsun…..” yönünde.

İnsanın EŞİM dediği kişiyi daha ilk gördüğü anda kalbi pır pır çarpar, ruh halinde genel bir mutluluk durumu olur, zaman geçtikçe de sürekli onu görmek ister, konuşmak dertleşmek ister , gezmek tozmak ister yani hep beraber olmak ister. Bu duygular özeldir, öyle herkese karşı canlanmaz, zamanını bekler ve genelde hiç beklemediğiniz bir anda ortaya çıkıverirler. Tabi bu duyguların yalnızca sizde canlanması yetmez, karşı tarafın da size karşı böyle duyguları olmalı ! Platonik aşkı kimse istemez hem.

Daha açılmamışsınız sevdiğinize , eee yaş da geçiyor, içiniz de müthiş bir korku da hep vardır, ya onun başka sevdiği varsa, beni seviyor mudur ? Endişeler bunlarla da sınırlı değildir elbet, acaba ailesi müsaade eder mi ,ailem onu sever mi, aileler birbiri ile uyuşur mu? Yahu avukat bey siz de ne düşündünüz bu kadar , mühendis gibi inşaat planı yaptıracaksın neredeyse bize diyeceksiniz bana ama bu fıtratımızda var.

Sâdi Şirazi’nin müthiş tanımlamasında insan “……..“Yek katre-i hûnest, sâd hezârân endîşe….” den ibarettir. Tercüme edelim hemen”…….İnsan bir damla kandan ama bin bir endişeden oluşmuştur………..”  Endişe etmek fıtratımız da var.

Günümüzün her anında, sağımızda, solumuzda , önümüzde, arkamızda, altımızda, üstümüzde bir yerlerde hep endişeler endişeler. Konu sevdiğin aşık olduğun insana gelince endişe de gelmez olur mu hiç ! Aşkı bizden sorun anlatalım, şükürler olsun sevdiğim kişiyle mutlu bir evliliğim var. Nazarlara da kiş kiş kiş diyelim hemen !

boşanma avukatı gaziantep çekişmeli anlaşmalı

Hukukçuyuz ya lafı bir türlü kısa kesemeyiz. Daha evlendiremedik gençleri!

Endişeler artar arttıkça hamle yapmaya yani açılmaya zorlar sizi. Bu eylemin doğru zamanı şudur diyemezsin, hissettirir kendini ve pat diye sevdiğini söylemiş olursun. Güzel tablodan devam edelim. O da sizi seviyordur, meğerse sizi beklemiş. Hikayede ilk açılan erkek ya da kadın demiyoruz. Sizin hikayeniz hangi tarafta ise kendinizi ona göre oturtun buraya. Çünkü uçuşa geçiyoruz ! Evleniyoruz. Yahu ne çabuk oldu bu iş avukat bey, aile tanışmaları, isteme merasimi, söz , nişan , alışveriş onlara ne oldu , sevdiğini ilan ettin nikahı kıydın herhalde der gibisiniz. Öyle değil elbette ama yine de çok uzun uzun detaylara boğmayalım yahu !

Evlilik genelde tatlı başlar, sonrasında bir müddet de cicim ayları diye geçer zaten evlilik kitabında ! Yazı başlığımıza uygun sevenleri kavuşturduk. Olay bitti mi yani. Biter mi arkadaşım hikaye asıl şimdi başlıyor. Evlenmeden önce eş adayı ile şöyle bir buluşup güzelce gezip tozmak sanki tek vazifeyken evlilikten sonra işler zorlaşır. Sorumluluk başlar. Birleşen iki farklı hayat da bir yandan aynı ortama girmiştir. Aile demek sorumluluk demek. Tek ailede tek tip alıştığınız bir yaşamdan artık iki aileye ve farklılaşan hayatlara adım atarsınız.

Farkında olmadan anneniz babanız tarafından yürütülen ne çok iş varmış meğer .Yardımlaşmak şart, eşler birbirine destek olmalı. Evet bu hikayenin güzel devam etmesi için eşler birbirine karşı saygıyla hareket etmeli. Empati kurarak kırıcı söylemlerde bulunulmamalı, sabırlı olunmalı, sorunları içinize atmak yerine doğru zamanını kollayarak doğru anda konuşarak birlikte çözüme kavuşturmalı. Siz gün boyu çalışıyorsunuz, eşiniz çalışmıyor diyelim, çok yoruldunuz ama olsun eve gelince güler yüz göstermeli, muhabbeti kesmemeli.

Bunları artırabiliriz. Sevdiğiniz insan da bunları göremezseniz ya da bunları sevdiğiniz insana karşı gösteremezseniz maalesef sevdiğiniz insanla artık aynı ortamda bile duramayacak hale gelebilirsiniz. Tabi ki kırmızı çizgileriniz olsun ama eşlerin fedakarlıkları bu kırmızı çizgileri aşacak davranışlarını da engellediği de çok görülmüştür. Ama bazen ne yaparsanız yapın olmuyordur. Sevdiğiniz insanla artık beraber durmak mümkün değildir. Bazısı İbrahim Tatlıses’ ten beni sevdiğime pişman ettiler şarkısını söylemeye tutulsun işler arap saçına dönmüştür bile. Gelelim bizim davanın başrollerine !

velayet anlaşmalı boşanma çekişmeli boşanma gaziantep avukat

BOŞANMAK SON ÇARE OLMALI

Müvekkilim A.Y. kendi halinde asgari ücret civarı maaş alan, hayatını zor kazanan bir insan. Kibar biri ayrıca. Gönlü bedeninden daha çok yorulmuş olarak gelmiş , üzerinde atması zaman alacak bir ölü toprak var. Az olay yaşamamış. Çok kırgın. Boşanmak istediğini söylerken dahi utanarak kısık sesle konuşuyor. Belli ki ya kafası karışık ya da tüm ümitleri birmiş. Konuştukça anlayacağız. Dök içini dedim. Bizim işimizin başlangıcı dert dinlemek. Anlattı anlattı anlattı .

Anlatırken acaba bunu da anlatayım mı, eee, şey bir şey daha var söylesem mi acaba diye bir yandan da mahcup. Müvekkili iyi dinlemek gerek, en başta bu aşamaya gelen insanlar yeterince derdini anlatamamış olur. Tüm derdini dökmeli ki bir rahatlasın. Tabi sıkıntılar çok fazla. Müvekkilin kazancını beğenmemeler, lüks istekler, müvekkilin ailesini istememeler, kötü söz ve söylemler, sürekli bir çekişme çekişme ve daha neler neler.

Gerçekten evliliğin oluru kalmamış. Peki dedim müvekkile , boşanma kararını hangi an ve olay sebebiyle aldın diye sordum. Müvekkilin cevabı beni de üzdü. Babası vefat etmiş müvekkilin ve eşi telefonla dahi aramamış kendisini. Toplumda bazı anlarda her kırgınlık unutulur, destek olunamazsa dahi yanında bulunur insanlarımız.

Cenazeler, hastalıklar, düğünler herkesi buluşturan kırgınlıkların geçici dahi olsa unutulduğu yerler.

Elin yedi kapı yabancısı dahi gelir ama müvekkilin eşi gelmez, aramaz, sormaz. Müvekkil tam 10 gün sadece 1 telefon dahi olsa bekler durur. Taziye dağılır kimsecikler kalmaz. Ama tam anlamıyla dağılan müvekkildir aslında. Bu kadarını beklememiştir. O gece boşanma kararı verilmiştir. Hak verdik elbette. Bu evlilik kangren haline gelmişti. Boşanmak ne yazık ki şarttı.

Boşanma davası, hele bir de çekişmeli boşanma davası bir kişinin başına gelebilecek en zor olaylardan birisi. Süreç de zor tabi. Duruşmalar, tanıklar , Sosyal inceleme raporları ve araştırmalar derken karar aşamasına gelindi. Müvekkil duruşmaya dahi gelmek istemese de bir yandan haklılığının ortaya çıkmış olmasını merakla bekledi. Hakim sonunda karar verdi. Eşinin en zor zamanında yanında olmadığından bahisle tarafların boşanmalarına ve üstelik müvekkile verilmek üzere manevi tazminat verildi. Diğer eşin davası , tazminat istemleri ve nafaka istemleri reddedildi. Müvekkil davayı kazanmıştı. Müvekkille görüştüğümde tüy gibi hafifim artık deyiverdi . Kendisine söylediğimiz geçmişte gömülü kalma, hayatına devam et demekti. Ömür kısa yollar uzun, gidecek çok yol var.

Derdin dermanı yine aynı derdin içinde derdam! Sevmek tüm dertleri unutturur azizim.

Kalan 1 gün ömrün olduğunu düşün, o gün de birilerinden nefret ederek mi geçecek yoksa severek mi geçecek. Hangisini istersin ? 1 gün bile sevsen o sana yeter ! Müvekkile ne mi oldu ? Küllerinden yeniden doğdu. Işıl ışıl parlıyor gözleri, yolunu aydınlatmış, yolu açık olsun !

Bizden size tavsiye, hanımefendiler ve beyefendiler! Yolun sonuna gelmeden sevdiklerinize sahip çıkın Başkalarına gösterdiğiniz sabırdan sonra ailenize patlamayın. Bol bol empati, saygı , fedakarlık. Çok zor ama kötülüğe iyilikle karşılık verin. Sen-ben çekişmesi kimseyi hiç bir yere götürmemiştir. Elbette kırmızı çizgileriniz de olsun. Son çare artık ayrılmaksa boşanma o zaman düşünülmeli. Ayrıca mutlu evliliklerin en önemli püf noktalarından bir tanesi. Ailenizin iç işleyişine kimseyi müdahale ettirmeyin.

Doğru ya da yanlış karar almış olabilirsiniz, ama ailecek aldıysanız bu birliğinizi ayakta tutacaktır. Aileniz hakkında başkasının müdahalesine izin verdiğiniz an ise sırtınıza akrep koymuş gibi olursunuz. Akrebin de huyu sokmaktır. İğnesi de zehirler. Unutmayalım. Herkese mutlu bir aile hayatı en büyük temennimiz!

Bu konu hakkında benzer makaleler için tıklayın

Yazımızı Beğendiniz Mi?

Yorum bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Call Now

Scroll to Top
WhatsApp
Avukata Soru Sor
Merhaba, daha fazla bilgi için, konusunda uzman avukat uygun bir ücret karşılığında size yardımcı olup yol haritanızı çizecektir.