Uzlaşma Teklifinde Bulunulduğu Tarihte Uzlaşma Hükümlerinin Uygulanmasına Yasal Olanak Bulunmadığı Durumlarda

Özet : Uzlaşma teklifinde bulunulduğu tarihte uzlaşma hükümlerinin uygulanmasına yasal olanak bulunmadığı halde, kollukta düzenlenen matbu form üzerinde sanık uzlaşmayı kabul etmediğine dair seçeneği imzalamışsa da, bir hakkın doğmadan önce kullanılması söz konusu olamayacağından, uzlaşma teklifinin hukuken geçerli olmadığı hk. 4 ayrı yeni tarihli karar.

Yargıtay
19.Ceza Dairesi

Esas : 2019/31413
Karar : 2020/652
Karar Tarihi : 30.01.2020

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : Fikri ve Sınaî Haklar Ceza Mahkemesi
SUÇ : Marka Hakkına Tecavüz
HÜKÜM : Mahkumiyet

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;

Uzlaşma teklifinde bulunulduğu tarihte uzlaşma hükümlerinin uygulanmasına yasal olanak bulunmadığı halde, kollukta düzenlenen matbu form üzerinde sanık uzlaşmayı kabul etmediğine dair seçeneği imzalamışsa da, bir hakkın doğmadan önce kullanılması söz konusu olamayacağından, uzlaşma teklifinin hukuken geçerli olmadığı anlaşılmakla, 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde değişiklik yapılarak madde içeriğinden “etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile” ibaresinin çıkarılması nedeniyle özel bir etkin pişmanlık hükmü olan (suç ve karar tarihinde yürürlükte bulunan)

556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61/7. maddesinin aynı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61/A maddesinde düzenlenen satışa arz etme veya satma suçu yönünden de uzlaştırma kurumunun uygulanmasına engel teşkil etmemesi, uzlaştırmanın soruşturma ve kovuşturmalarda mutlaka öncelikle uygulanması zorunlu bir maddi ceza hukuku ve ceza muhakemesi hukuku kurumu olması karşısında, sanık hakkında 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle değişik CMK’nun 253. ve 254. maddelerinin uygulanması zorunluluğu,

Kabule göre de;
1-Sanığın işlettiği Taksim Telekom adlı işyerinde suç tarihinde yapılan aramada DC Comics firması adına 2005 11232 tescil numarası ile tescilli Batman+şekil markalı 2 adet, DC Comics firması adına 183785 tescil numarası ile tescilli Superman+şekil markalı 1 adet, Warner Bross Entertainment Inc. firması adına 115702 tescil numarası ile tescilli Bugs Bunny+şekil markalı 2 adet olmak üzere toplam beş adet cep telefonu kapağının ele geçirilmesi üzerine sanığın marka hakkına tecavüz suçundan cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasının yapılan yargılaması neticesinde, sanık hakkında TCK’nin 43/2. maddesi uygulanmak suretiyle mahkumiyet kararı verilmişse de;

TMK MADDE 508

Dosya içerisinde mevcut marka tescil belgeleri ve emtia listelerinin incelenmesinde; DC Comics firması adına 2005 11232 tescil numarası ile tescilli Batman+şekil markasının 09. emtia grubunda tescilli olup, emtia listesi içeriğinde cep telefonu kapağı emtiasının açıkça yazıldığı ancak diğer markaların emtia listesinde cep telefonu kapağının bulunmadığının anlaşılması karşısında;

Tescil edilen bir markanın tescil kapsamındaki mal ve hizmetler için Türkiye sınırları içerisinde koruma sağlayacağı hususu da gözetilerek; Türk Patent ve Marka Kurumundan suça konu ürünler üzerinde kullanılan markaların suç tarihi itibariyle cep telefonu kapakları yönünden tescili bulunup bulunmadığı araştırılıp sonucuna göre sanık hakkında TCK’nin 43/2. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi gerekirken, eksik kovuşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmiş ise de, 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı ile anılan maddenin bazı hükümlerinin iptal edilmiş olması nedeniyle yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,

Bozmayı gerektirmiş ve sanık müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 30.01.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Yargıtay
19.Ceza Dairesi

Esas : 2019/31413
Karar : 2020/652
Karar Tarihi : 30.01.2020

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : Fikri ve Sınaî Haklar Ceza Mahkemesi
SUÇ : Marka Hakkına Tecavüz
HÜKÜM : Mahkumiyet

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;

Uzlaşma teklifinde bulunulduğu tarihte uzlaşma hükümlerinin uygulanmasına yasal olanak bulunmadığı halde, kollukta düzenlenen matbu form üzerinde sanık uzlaşmayı kabul etmediğine dair seçeneği imzalamışsa da, bir hakkın doğmadan önce kullanılması söz konusu olamayacağından, uzlaşma teklifinin hukuken geçerli olmadığı anlaşılmakla, 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde değişiklik yapılarak madde içeriğinden “etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile” ibaresinin çıkarılması nedeniyle özel bir etkin pişmanlık hükmü olan (suç ve karar tarihinde yürürlükte bulunan)

TuRKiYE’DE iDARi GoZETiM ALTINDA TUTULAN KisiLERiN HAKLARI 4

556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61/7. maddesinin aynı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61/A maddesinde düzenlenen satışa arz etme veya satma suçu yönünden de uzlaştırma kurumunun uygulanmasına engel teşkil etmemesi, uzlaştırmanın soruşturma ve kovuşturmalarda mutlaka öncelikle uygulanması zorunlu bir maddi ceza hukuku ve ceza muhakemesi hukuku kurumu olması karşısında, sanık hakkında 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle değişik CMK’nun 253. ve 254. maddelerinin uygulanması zorunluluğu


Kabule göre de;
1-Sanığın işlettiği Taksim Telekom adlı işyerinde suç tarihinde yapılan aramada DC Comics firması adına 2005 11232 tescil numarası ile tescilli Batman+şekil markalı 2 adet, DC Comics firması adına 183785 tescil numarası ile tescilli Superman+şekil markalı 1 adet, Warner Bross Entertainment Inc. firması adına 115702 tescil numarası ile tescilli Bugs Bunny+şekil markalı 2 adet olmak üzere toplam beş adet cep telefonu kapağının ele geçirilmesi üzerine sanığın marka hakkına tecavüz suçundan cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasının yapılan yargılaması neticesinde, sanık hakkında TCK’nin 43/2. maddesi uygulanmak suretiyle mahkumiyet kararı verilmişse de;

Dosya içerisinde mevcut marka tescil belgeleri ve emtia listelerinin incelenmesinde; DC Comics firması adına 2005 11232 tescil numarası ile tescilli Batman+şekil markasının 09. emtia grubunda tescilli olup, emtia listesi içeriğinde cep telefonu kapağı emtiasının açıkça yazıldığı ancak diğer markaların emtia listesinde cep telefonu kapağının bulunmadığının anlaşılması karşısında;

Tescil edilen bir markanın tescil kapsamındaki mal ve hizmetler için Türkiye sınırları içerisinde koruma sağlayacağı hususu da gözetilerek; Türk Patent ve Marka Kurumundan suça konu ürünler üzerinde kullanılan markaların suç tarihi itibariyle cep telefonu kapakları yönünden tescili bulunup bulunmadığı araştırılıp sonucuna göre sanık hakkında TCK’nin 43/2. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi gerekirken, eksik kovuşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmiş ise de, 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı ile anılan maddenin bazı hükümlerinin iptal edilmiş olması nedeniyle yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,

Bozmayı gerektirmiş ve sanık müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 30.01.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Yargıtay
19.Ceza Dairesi

Esas : 2019/32346
Karar : 2020/310
Karar Tarihi : 23.01.2020

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : Fikri ve Sınaî Haklar Ceza Mahkemesi
SUÇ : Marka Hakkına Tecavüz
HÜKÜM : Mahkumiyet

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;
Anayasa’nın 141/3, 5271 sayılı CMK’nin 34 ve 230. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının sanıkları, mağdurları, Cumhuriyet savcısı ile herkesi ikna edecek ve denetim muhakemesine imkan tanıyacak biçimde gerekçeli olması gerekir.
Yargıtay’ın gerekçelerde tutarlılık denetimini yapabilmesi için; kararın dayandığı tüm olguların, bu olgular değerlendirilerek mahkemenin ulaştığı sonuçların, iddia, savunma ile mağdur ve tanık anlatımlarına ilişkin değerlendirmelerin, hangi beyanın ne gerekçe ile diğerine üstün tutulduğunun açık olarak hükmün gerekçesinde gösterilmesi ve mahkemece ulaşılan vicdani kanı sonucunda sanığın hangi fiillerinin suç olarak kabul edildiği açıklandıktan sonra kabul edilen bu fiillerin hukuki değerlendirilmesinin yapılması, cezada artırım ve indirim gerektiren nedenlerin kanuni bağlamda tartışılması gerekirken, açıklanan bu hususlara uyulmayarak hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına atıf yapılarak gerekçesiz hüküm kurulması,


Kabule göre de;
1-Hükmün açıklanmasına neden olan kasıtlı suçun, 556 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61/A-1. maddesinde düzenlenen marka hakkına tecavüz suçu olması ve hükümden sonra 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nin 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma kapsamına alınması karşısında,

TCK’nin 2/1. ve 7/2. madde hükümleri de gözetilip, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması nedeniyle bu suç yönünden, uyarlama yargılaması yapılıp yapılmadığı araştırılarak, uzlaştırma işleminin olumlu sonuçlanmış olması durumunda, sanığın denetim süresinde işlediği başkaca kasıtlı suçlardan mahkum olup olmadığı tespit edilip sonucuna göre, açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanıp açıklanmayacağının değerlendirilmesi lüzumu,

2- Uzlaşma teklifinde bulunulduğu tarihte uzlaşma hükümlerinin uygulanmasına yasal olanak bulunmadığı halde, kollukta düzenlenen matbu form üzerinde sanık uzlaşmayı kabul etmediğine dair seçeneği imzalamışsa da, bir hakkın doğmadan önce kullanılması söz konusu olamayacağından, uzlaşma teklifinin hukuken geçerli olmadığı anlaşılmakla, 02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun‘un 34. maddesiyle Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde değişiklik yapılarak madde içeriğinden “etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile” ibaresinin çıkarılması nedeniyle özel bir etkin pişmanlık hükmü olan (suç ve karar tarihinde yürürlükte bulunan)

556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61/7. maddesinin aynı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61/A maddesinde düzenlenen satışa arz etme veya satma suçu yönünden de uzlaştırma kurumunun uygulanmasına engel teşkil etmemesi, uzlaştırmanın soruşturma ve kovuşturmalarda mutlaka öncelikle uygulanması zorunlu bir maddi ceza hukuku ve ceza muhakemesi hukuku kurumu olması karşısında, sanık hakkında 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle değişik CMK’nin 253. ve 254. maddelerinin uygulanması zorunluluğu,

TCK MADDE 120 HAKSIZ ARAMA

3-Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarının infazı kabil kesinleşmiş mahkumiyet kararı niteliğinde olmadığı dikkate alınarak, suça konu ürünlerin müsaderesi hususunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

4-Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmiş ise de, 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı ile anılan maddenin bazı hükümlerinin iptal edilmiş olması nedeniyle yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,

Bozmayı gerektirmiş ve sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 23.01.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Yargıtay
8.Ceza Dairesi

Esas : 2018/12286
Karar : 2019/4336
Karar Tarihi : 26.03.2019

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Mala zarar verme, hakaret, trafik güvenliğini tehlikeye sokmak, tehdit
HÜKÜM : Beraat

Gereği görüşülüp düşünüldü:
1)Sanık … hakkında katılan …’e yönelik hakaret suçundan verilen beraat hükmüne yönelik … vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;
… ‘in hakaret suçundan zarar gören ve katılan sıfatı bulunmaması nedeniyle …’e yönelik hakaret suçu yönünden kurulan beraat hükmünü temyiz etme hakkı bulunmadığından temyiz isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK.nun 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
2)Sanık … ve … hakkında trafik güvenliğinin tehlikeye sokmak suçundan verilen hükme yönelik katılan … vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;

Suçun mahiyeti itibariyle suçtan doğrudan zarar görmeyen …’ın bu suça ilişkin davaya katılma ve hükmü temyiz hakkı bulunmadığı gözetilerek temyiz isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK.nun 317. maddesi gereğince REDDİNE,
3)Sanık … hakkında tehdit suçundan, sanık … hakkında ise hakaret suçlarından kurulan beraat hükümlerine yönelik katılan sıfatıyla … vekili ve … vekilinin temyiz istemlerinin incelenmesinde;

Mahkemece kanıtlar değerlendirilip gerektirici nedenleri açıklanmak suretiyle verilen beraat kararları usul ve yasaya uygun bulunduğundan katılan … vekili ve katılan … vekilinin suçun sabit olduğuna yönelik yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
4)Katılan … vekilinin sanıklar … ve … hakkında mala zarar verme suçlarından kurulan beraat hükümlerine yönelik temyiz isteminin incelenmesinde ise;

Sanıklar … ve eşi … ile …’nin amcası olan katlan sanık …’ın farklı soruşturma dosyaları nedeniyle aralarında husumet olduğu, olay günü farklı bir soruşturma dosyası nedeniyle karakola gelip ifade vermeleri sonrasında arabaları ile ayrılmaları ve devamında … ve …’nin araçları ile …’i takipleri sırasında …’in anlatımı ile uyumlu olan olay tarihinde düzenlenen hasar tespit tutanağına göre …’e ait aracın arka camının tamamen kırık, sol arka kapının göçük, sol plastik çıtalarının kopuk, tamponunda çizikler olduğunun ve …’e çarpan … plaka sayılı aracın ise yine anlatım ile uyumlu olacak şekilde ön plakalığının arkadan çarpma nedeniyle kırılmış olduğunun anlaşılması, sanıklar … ve …’nin savunmalarına göre araçta birden fazla farklı bölgelerde meydana gelen çizik, göçük ve kırıkların sanık …’in aracı ile önlerine geçmesi nedeniyle sağ ön kısmına yanlışlıkla vurulması sonucu oluşamayacağının anlaşılması karşısında sanıklar … ve … hakkında mala zarar verme suçundan beraat kararı verilmesi yasaya aykırı olup, uzlaşma teklif tarihinde uzlaşma kapsamında olmayan mala zarar verme suçu yönünden kolluk aşamasında yapılan uzlaşma teklifi hukuki değerden yoksun olduğundan,hükümden sonra yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK.nun 253. maddesi uyarınca TCK.nun 151/1. maddesinde düzenlenen suçun uzlaşma kapsamına alınmış olması karşısında, uzlaştırma işlemi yapılıp sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

 

Bozmayı gerektirmiş,katılan … vekilinin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 26.03.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Bu konu hakkında benzer makaleler için tıklayın

Yazımızı Beğendiniz Mi?

Call Now

Scroll to Top
WhatsApp
Avukata Soru Sor
Merhaba, daha fazla bilgi için, konusunda uzman avukat uygun bir ücret karşılığında size yardımcı olup yol haritanızı çizecektir.