TİCARET ÜNVANI VE MARKAYA TECAVÜZÜN TESPİTİ VE ÖNLENMESİ İSTEMİ

Özet : Sessiz kalma yolu ile hak kaybının oluşması için öncelik hakkı sahibinin kullanımdan haberdar olması gerekmekte ise de sessiz kalmanın kaç yıl sonra hak kaybına yol açacağı ile ilgili kesin bir süre vermek mümkün değildir. Burada önemli olan öncelik hakkı sahibinin sonraki kullanıma bir süre katlanmış olmasıdır. Bu itibarla bu sürenin belirlenmesinde somut olayın özelliklerinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu sürenin belirlenmesinde de esas alınacak olan dürüstlük kuralıdır. Sessiz kalma yoluyla hak kaybının gerçekleşip gerçekleşmediği değerlendirilirken, öncelik hakkının sahibinin sonraki tescil veya kullanımdan haberdar olduktan sonra izlediği yol ve sergilediği tavır önemlidir. Bu durumda, davalının tescilsiz ticaret unvanı kullanımının başlangıcı nazara alınarak bu tarihten itibaren tespit ve dava tarihine kadar geçen süre belirlendikten sonra işbu davanın açılmasının TMK’nIn 2. maddesi kapsamında kalıp kalmadığının değerlendirilmesi gerekirken, mahkemece resen dikkate alınması gereken bu husus tartışılmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

T.C.
Yargıtay
11.Hukuk Dairesi

Esas : 2016/6803
Karar : 2017/7532
Karar Tarihi : 21.12.2017

Taraflar arasında görülen davada … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 16/03/2016 tarih ve 2013/224-2016/146 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 19.12.2017 günü hazır bulunan davacı vekili Av…. ile davalı vekili Av….dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı şirket ortaklarından olan davalı …’ın 25/02/2005 tarihinde hisselerini diğer ortaklara devretmek suretiyle ortaklıktan ayrıldığını, davacı adına tescilli “İTİMAT” unsurlu markaların bulunduğunu, taraflar arasında düzenlenen sulh sözleşmesi ve marka/patent kullandırma sözleşmeleri ile “…Sucukları” ve “… İtimat” kelimelerinin davalı tarafından kullanılmasına muvafakat edildiğini, davalının 12/06/2006 tarihinde et ve et ürünleri ticareti, büyük ve küçükbaş hayvan alım satımı ve taahhüt işleri ile iştigal etmek üzere işletme açarak “…” ticaret unvanı ve işletmesini tescil ettirdiğini, davalı tarafından üretilen sucukların nitelik, içerik, lezzet, kalite konusunda davacı şirket tarafından üretilen sucuklardan farklı olması nedeniyle müşteri şikayetleri geldiğini, bunun üzerine yapılan marka/patent kullandırma sözleşmesinin haklı nedenle fes edildiğini, davalı tarafından haksız ve kötü niyetli olarak TPE nezdinde “… İtimat” unsurlu markatescilinde bulunulduğunu ileri sürerek; davalının, davacı şirketin ticaret unvanına ve markalarına tecavüzün tespiti ve men-i ile davalı tarafından kötü niyetli olarak tescil ettirilen “… İtimat” markasının hükümsüzlüğüne ve terkinine, marka hakkına tecavüz fiillerinin durdurulması, tecavüzün giderilmesi ve devamının önlenmesi için “İtimat” ibaresinin kullanıldığı tüm üretim aracı, ürün, evrak, reklam tabelası vs. emtiaya el konularak imhasına, davalının haksız rekabetinin tespiti ile men-ine, haksız rekabet sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, ticaret unvanına tecavüz dolayısıyla 5.000 TL maddi tazminatın, 5.000 TL manevi tazminatın, marka hakkına tecavüz dolayısıyla 5.000 TL yoksun kalınan kazanç tazminatının ve 5.000 TL manevi tazminatın, haksız rekabet nedeniyle 5.000 TL maddi tazminatın ve 5.000 TL manevi tazminatın sözleşmeye aykırılığın gerçekleştiği tescil tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesiyle talebini yükseltmiştir.
Davalı vekili, davalının kullanımının hukuka uygun olduğunu, davacının haklarına tecavüzünün söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davacının ticaret unvanına yönelik olarak açtığı davanın kabulüne, davalının tescilsiz olarak kullandığı “İtimat Et ve Et Ürünleri” ticaret unvanının davacının “İtimat Et ve Et Ürünleri San. ve Tic. Ltd. Şti.” unvanı ile iltibas yarattığı ve davalının tescilsiz unvanının davacı unvanına tecavüz ettiğinin tespitine, menine, davanın açıldığı tarih itibari ile davalı kullanımının davacının markalarından doğan haklarına tecavüz etmediğinin tespitine, davalının tescilsiz olarak kullandığı ve davacının unvanına tecavüz eden “İtimat Et ve Et Ürünleri” ticaret unvanını kullanmasının yasaklanmasına, davalı adına tescilli “… İtimat” markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, bu markanın üretim araçları, ürün, evrak ve reklam tabelasında kullanılmasının önlenmesine, bunların toplanmasına, hükmün kesinleşmesinden müteakip imhasına, davalının marka kullanımı davacı markalarına tecavüz etmediğinden, bu kullanımın davacı markaları ile haksız rekabet yaratmadığının tespitine, davalının tescilsiz olarak kullandığı “İtimat Et ve Et Ürünleri” unvanının ise davacı ticaret unvanına tecavüz ettiğinin tespiti ile davacı ticaret unvanı ile TTK 54/2 ile TTK 55/1 (a) bendinin 4. alt bendi kapsamında kalmasından dolayı haksız rekabetin bulunduğunun tespitine, önlenmesine, davalının tescilsiz olarak ticaret unvanı kullanması nedeniyle ticaret unvanına tecavüz ve bu eylemin haksız rekabet olmasından dolayı uğradığı 52.010,24 TL maddi tazminatın, 5.000 TL manevi tazminatın 22/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, hüküm özetinin ilanına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Dava, markaya ve ticaret unvanına tecavüzün tespiti, meni, sonuçlarının ortadan kaldırılması, haksız rekabetin tespiti, meni, sonuçlarının ortadan kaldırılması, maddi ve manevi tazminat ile hükmün ilanı istemlerine ilişkindir. Mahkemece, davalının tescilsiz olarak kullandığı “İtimat Et ve Et Ürünleri” ticaret ünvanının davacının “İtimat Et ve Et Ürünleri San. ve Tic. Ltd. Şti.” unvanı ile iltibas yarattığının ve davalı tescilsiz unvanının davacı unvanına tecavüz ettiğinin tespitine, menine, davalının tescilsiz olarak kullandığı ve davacının unvanına tecavüz eden “İtimat Et ve Et Ürünleri” ticaret unvanını kullanmasının yasaklanmasına, davacı ticaret unvanı ile TTK 54/2 ile TTK 55/1 (a) bendinin 4. alt bendi kapsamında kalmasından dolayı haksız rekabetin bulunduğunun tespitine ve haksız rekabetin önlenmesine, davalının tescilsiz olarak ticaret unvanı kullanması nedeniyle ticaret unvanına tecavüz ve bu eylemin haksız rekabet olmasından dolayı maddi ve manevi tazminata hükmedilmiştir.
Uzun süreli sessiz kalma suretiyle hak kaybı, TTK’da düzenlenmiş değildir. Bu durum Dairemiz uygulaması ile hukukumuza yerleşmiş olup, yasal dayanağı da TMK’nin 2. maddesidir. Sessiz kalma yolu ile hak kaybının oluşması için öncelik hakkı sahibinin kullanımdan haberdar olması gerekmekte ise de sessiz kalmanın kaç yıl sonra hak kaybına yol açacağı ile ilgili kesin bir süre vermek mümkün değildir. Burada önemli olan öncelik hakkı sahibinin sonraki kullanıma bir süre katlanmış olmasıdır. Bu itibarla bu sürenin belirlenmesinde somut olayın özelliklerinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu sürenin belirlenmesinde de esas alınacak olan dürüstlük kuralıdır. Sessiz kalma yoluyla hak kaybının gerçekleşip gerçekleşmediği değerlendirilirken, öncelik hakkının sahibinin sonraki tescil veya kullanımdan haberdar olduktan sonra izlediği yol ve sergilediği tavır önemlidir. Bu durumda, davalının tescilsiz ticaret unvanı kullanımının başlangıcı nazara alınarak bu tarihten itibaren tespit ve dava tarihine kadar geçen süre belirlendikten sonra işbu davanın açılmasının TMK’nin 2. maddesi kapsamında kalıp kalmadığının değerlendirilmesi gerekirken, mahkemece resen dikkate alınması gereken bu husus tartışılmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3- Mahkemece, davalı adına 2005/13674 sayılı ile tescilli “… İtimat” markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davalının “… İtimat” markasının hükümsüzlüğünün tespiti nedeni ile bu markanın üretim araçları, ürün, evrak ve reklam tabelasında kullanılmasının önlenmesine, bunların toplanmasına, hükmün kesinleşmesine müteakip imhasına karar verilmiştir. Ancak, sadece markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi bu markanın üretim araçları, ürün, evrak ve reklam tabelasında kullanılmasının önlenmesine, bunların toplanmasına ve imhasına karar verilmesini gerektirmez. Davalının markası tescilli bulunduğu süredeki kullanımı haksız olarak nitelendirilmeyeceğinden ilgili markayı taşıyan ürün ve evrakların toplatılmasına ve imhasına karar verilmesi yerinde görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
4- Dava dilekçesinde, tazminat kalemleri ayrı ayrı gösterilerek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, ticaret unvanına tecavüz dolayısıyla 5.000 TL maddi tazminatın, 5.000 TL manevi tazminatın, marka hakkına tecavüz dolayısıyla 5.000 TL yoksun kalınan kazanç tazminatının ve 5.000 TL manevi tazminatın, haksız rekabet nedeniyle 5.000 TL maddi tazminatın ve 5.000 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsili istenmişse de davada talep edilen markahakkına tecavüz dolayısıyla 5.000 TL yoksun kalınan kazanç tazminatı ve 5.000 TL manevi tazminat ile haksız rekabet nedeniyle 5.000 TL maddi tazminat ve 5.000 TL manevi tazminat talepleri hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmemesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
5- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin tazminat miktarı, faiz, vekalet ücreti ve yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2), (3), (4) numaralı bentlerde yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, hükmün davalı yararına BOZULMASINA, (5) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tazminat miktarı, faiz, vekalet ücreti ve yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 21/12/2017 tarihinde (3) no’lu bent yönünden oyçokluğu, diğer bentler yönünden oybirliğiyle karar verildi.

KARŞIOY

1- Dava, davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğü, tescilli marka hakkına ve ticaret unvanına tecavüz ile haksız rekabet sebebiyle men, toplatma, maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
2- Mahkemece, davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiş ve karar bu yönüyle Dairemizce oybirliğiyle onanmıştır. Keza, marka hükümsüzlüğüyle beraber davalı şirketin “itimat” tanıtıcı işaretini taşıyan ürünler ile üretim araçları, iş evrakının ve reklam tabelasının kullanımın önlenmesi, toplatılması ve imhasına ilişkin hüküm fıkrasının da oybirliğiyle bozulmasına karar verilmiştir.
3- Mahkemece, davalı tarafın “itimat et ve et ürünleri” unvanını tescilsiz olarak kullanmasının, ticaret unvanına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespiti, men ve önlenmesi ile sadece bu sebeple maddi ve manevi tazminata karar vermiş, bu karar da Daire çoğunluğunca, davalının söz konusu ticaret unvanını tescilsiz olarak vergi levhasında ve uzun yıllardır kullanıyor olması nedeniyle sessiz kalma sebebiyle hak kaybı yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekip gerekmediği hususunun değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur. Kanaatimce, gerçekten bir hakka tecavüz eylemi olsaydı, Daire çoğunluğunun bu teorik değerlendirmesi yerinde olurdu. Ancak, taraflar arasında imzalanan 09.02.2005 tarihli Sözleşme ile, davacı şirketin, şirket ortaklığından ayrılma payı karşılığı, şirket adına tescilli “…Sucukları” ve “… İtimat” markalarını, birlikte veya ayrı ayrı, hem İŞYERİNDE, hem de MAMÜLLERDE kullanma hakkı süresiz, şartsız ve ücretsiz olarak davalıya verilmiş ve daha sonra bu sözleşme noter de de aynen tekrarlanmıştır. Davalı şahıs, limitet şirketten ayrılma payı karşılığı markayı kullanma hakkı elde ettiği için marka üzerinde bir nevi sözleşmesel hak elde etmiştir. Sözleşme, süresiz borç doğuran bir sözleşme olup, TBK 123 vd. maddeleri uyarınca, sürekli borç ilişkisinde, haklı sebep olmaksızın ve süre verilmeksizin, keza sözleşmenin feshi karşılığı davalı tarafın uğrayacağı zarar giderilmeksizin sözleşmenin tek taraflı feshi mümkün değildir. Davacı tarafın noterden gönderdiği fesih ihbarnamesinde sözleşmeyi fesih sebebi olarak gösterdiği hususlara mahkemece itibar edilmediği ve bu husus davacı yanca temyize getirilmediği için davacının davalı yandan bu sebeple bir tazminat talep etmesi mümkün olmadığı gibi, 09.02.2005 tarihli sözleşme ile davalının işyerinde “KOÇKAN” ve “ÎTİMAT” ibaresini kullanmasına müsaade edildiğine göre, bu müsaade işyeri evrakında ve işyeri tabelalarının yanında, tescilsiz ticaret unvanı olarak kullanımı da kapsar. Anılan nedenle, sadece vergi levhasında geçen ibare nedeniyle tazminat talebi mümkün değildir. Biran için eylem haksız rekabet olsa bile, sözleşmenin ayakta olduğu dönem için tazminat talebi de mümkün değildir. Anılan nedenlerle “sessiz kalma sebebiyle hak kaybı” müessesine gerek kalmadan da, ticaret unvanına tecavüz ve haksız rekabet iddiaları yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulması gerektiğini düşündüğümden, Dairemiz çoğunluğunun sadece bu kısım itibariyle kararın bozulması yönündeki düşüncesine katılmıyorum.

Yazımızı Beğendiniz Mi?

Call Now

Scroll to Top
WhatsApp
Avukata Soru Sor
Merhaba, daha fazla bilgi için, konusunda uzman avukat uygun bir ücret karşılığında size yardımcı olup yol haritanızı çizecektir.