Evlilik Birliği İçinde Eşler Serbest İradeyle 1/2 Oranında Paylaşımla, O Eşin Kişisel Mal Grubuna Terk Edildiği Kabul Edilmelidir

Özet : Evlilik birliği devam ederken eşlerin serbest iradeleriyle gerçekleştirdikleri 1/2 oranında paylaşımla, her bir payın o eşin kişisel mal grubuna terk edildiği kabul edilmelidir.

Yargıtay
8.Hukuk Dairesi

Esas : 2018/15467
Karar : 2019/1405
Karar Tarihi : 13.02.2019

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ziynet, Katkı Payı Ve Katılma Alacağı

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl davanın, karşı davanın ve birleşen davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacı/davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı/karşı ve birleşen dosya davalısı … vekili, dava dilekçesinde belirtilen taşınmaz nedeniyle alacağın tahsilini talep ve dava etmiş, karşı ve birleşen davanın reddini savunmuştur.
Davalı/karşı ve birleşen dosya davacısı … vekili, davanın reddini savunmuş, karşı dava ve birleşen dava dilekçesinde sayılan mallar nedeniyle alacak talebinde bulunmuştur.
Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulüyle 40.174,25 TL alacağın tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine; karşı davanın kısmen kabulüyle 19.661,85 TL alacağın tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine; birleşen davanın da kısmen kabulüyle 25.348,84 TL alacağın tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı/karşı ve birleşen dosya davalısı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK mad. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katkı payı alacağı ve artık değere katılma alacağına ilişkindir.
1.Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı/karşı ve birleşen dosya davalısı … vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

  1. Asıl dava konusu 136 ada 10 parselde 6 nolu bağımsız bölüme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
    4721 Sayılı TMK’nin “edinilmiş mallar” başlıklı 219. maddesinin 2. fıkrasında, sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemelerin edinilmiş mal grubundan sayıldığı belirtilmiştir. Aynı Kanun’un 228/2. maddesinde ise, eşlerden birine sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumlarınca yapılmış olan toptan ödemeler veya iş gücünün kaybı dolayısıyla ödenmiş olan tazminat, toptan ödeme veya tazminat yerine ilgili sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumunca uygulanan usule göre ömür boyunca irat bağlanmış olsaydı, mal rejiminin sona erdiği tarihte bundan sonraki döneme ait iradın peşin sermayeye çevrilmiş değeri ne olacak idiyse, tasfiyede o miktarın kişisel mal olarak hesaba katılacağı hükmüne yer verilmiştir.
    Mal rejiminin devamı sırasında, emeklilik ikramiyesinin toptan ödenmesi durumunda; öncelikle ödeme tarihi itibarıyla ülkemize özgü ve güncel verileri içeren TRH 2010 yaşam tablosundan yararlanılarak, emekli olan eşin ortalama bakiye yaşam süresi bulunarak, ödeme günlük irat şeklinde yapılsaydı her bir güne karşılık gelen miktar saptanır. Bundan sonra, irat şeklindeki günlük ödeme miktarı, mal rejiminin sona erdiği 09.12.2009 tarihinden sonraki kalan günler ile çarpılarak, bulunacak bu miktarın peşin sermayeye çevrilmiş değeri hesaplanır.
    Mal rejiminin sona ermesinden sonraki döneme isabet eden ödemenin açıklanan yöntemle hesaplanan peşin sermaye çevrilmiş değeri, emekli olan eşin kişisel malı sayılır. Ödenen toplam emeklilik ikramiyesinden, kişisel mal sayılan bu miktar (mal rejiminin sona ermesinden sonraki döneme isabet eden günlük irat şeklindeki toplam ödemelerin peşin sermayeye çevrilmiş değeri) çıkarıldıktan sonra, kalan miktar edinilmiş mal (artık değer) kabul edilerek tasfiye sırasında göz önünde bulundurulur.
    Emeklilik ikramiyesinin tasfiyeye konu edilmesi için mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olması (TMK mad. 235/1) ya da bu para kullanılarak başka bir mal varlığına sahip olunmalıdır. Söz konusu gelir, kullanılarak satın alınan mal varlıkların tasfiyesinde de aynı kurallar geçerli olacaktır.
    Hemen belirtmek gerekir ki, yukarıda açıklanan hesaplama yöntemi mal rejiminin ölüm dışındaki nedenlerle sona ermesi hallerinde uygulanır.
    Ayrıca, tasfiyeye konu taşınmazın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödeme miktarından ve bu ödemelerin isabet ettiği dönemlerden hareketle, mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. Ödemelerin, 743 Sayılı TKM’nin 170. maddesi gereğince mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 01.01.2002 tarihinden önceki dönemde tamamlanması durumunda eşler lehine katkı payı alacağı, 4721 Sayılı TMK’nin 202/1. maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu sonraki dönemde tamamlanması durumunda ise, değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hakları doğabilecektir.
    Hem mal ayrılığı hem de edinilmiş mallara katılma rejimi dönemlerine yayılan kredi borcu ödeme tablosu mevcut olduğunda; ödeme yapılan dönem, taksit sayısı ve ödenen miktar göz önünde bulundurularak hesaplama yapılmalıdır.
    Buna göre, her iki dönemde yapılan ödemeler oran olarak ayrı ayrı belirlendikten sonra, mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemdeki ödemeler, daha sonra geçerli olacak edinilmiş mallara katılma rejimi kurallarına göre gerçekleştirilecek tasfiyede, ödemeye katkıda bulunan eşin kişisel malı olarak değerlendirilecektir. Başka bir anlatımla, mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu önceki dönemde yapılan katkı oranı, 4721 Sayılı TMK uyarınca yapılacak edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinde, değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacaklarının hesaplanmasında o eşin kişisel malı olarak hesaba katılacaktır.
    Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde (01.01.2002 tarihine kadar) yapılan kredi borcu ödemelerine her bir eşin katkı oranları ise, 743 Sayılı TKM, Borçlar Kanunu’nun genel hükümleri ile Yargıtay ve Dairemizce kabul edilen “katkı payı alacağı” hesaplama yöntemi göz önünde bulundurularak belirlenmelidir.
    Bu nedenle; öncelikle, tasfiyeye konu taşınmazın satın alma bedeli, bunun kredi ile ve varsa kredi dışında eşlerin kendi imkanları ile karşıladıkları miktarlar ve oranları ile tasfiye (karara en yakın) tarihindeki sürüm (rayiç) değeri ayrı ayrı belirlenmelidir.
    Açıklamalar doğrultusunda hesaplama yapılabilmesi için, iddia ve savunma çerçevesinde, taşınmazın satın alınmasına ilişkin akit tablosuyla birlikte tapu kaydı, kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosu dahil finans kuruluşuna ait kayıtlar, gerek duyulması halinde eşlerin katkıda kullandıklarını ileri sürdükleri mal varlıkları (miras, ziynet, bağış vb.) ile mal ayrılığı dönemine ilişkin düzenli ve sürekli gelirlerine (maaş, kar payı vb.) ilişkin belgeler bulundukları yerlerden getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önünde bulundurulmalıdır. Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için ihtiyaç duyulması halinde konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden oluşan kuruldan da yardım alınmalıdır.
    Somut olaya gelince; eşler, 24.06.1985 tarihinde evlenmiş, 09.12.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 09.02.2012 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad. 225/son). . Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 Sayılı TMK’nin yürürlüğe girdiği tarihe kadar mal ayrılığı (743 Sayılı TKM mad. 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad.10, TMK mad. 202). Tasfiyeye konu 136 ada 10 parselde 6 nolu bağımsız bölüm, 13.09.2005 tarihinde satın alınarak davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK mad. 179).
    Yukarda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede;
    Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda her nekadar bakiye ömrün belirlenmesinde PMF tablosu esas alınarak , ödeme günlük irat şeklinde yapılsaydı her bir güne karşılık gelen miktar belirlenerek ve kalan kredi borcu dikkate alınarak hesaplama yapılmış ise de; hesaplamada mal rejiminin sona ermesinden sonraki döneme isabet eden emekli ikramiyesi ödemesinin peşin sermayeye çevrilmiş değeri belirlenmeden ve kullanılan kredinin taşınmazın evlilik birliği içinde ödenen ve mal rejiminin tasfiyesinden sonra kalan taksit miktarları oranlanmadan, kalan taksit ödemesinin düşülerek artık değere katılma alacağının bulunması hatalı olmuştur. O halde, Mahkemece, yukarıda açıklanan Dairemiz’in ilke ve uygulamalarına göre, taşınmazın alınmasında kullanılan emekli ikramiyesinin TRH 2010 yaşam tablosundan yararlanılarak emekli ikramiyesinin, irat şeklindeki günlük ödeme miktarı, mal rejiminin sona erdiği 09.12.2009 tarihinden sonraki kalan günler ile çarpılarak, bulunacak bu miktarın peşin sermayeye çevrilmiş değeri, emekli olan eşin kişisel malı sayılarak ve kullanılan kredinin boşanma dava tarihinden sonraki döneme ilişkin kredi taksit miktarının oranlama yapılarak, az yukarıdaki ilkelere göre artık değere katılma alacağının hesaplanması gerekir
  2. Birleşen dava konusu 941 ada 125 parselde 2 nolu bağımsız bölüme yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;
    Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde, davacının tasfiyesini istediği 941 ada 125 parselde 2 nolu bağımsız bölüm, evlilik birliği devam ederken 25.12.1998 tarihinde kat mülkiyeti tesisi ile 1/2 oranında taraflar adına paylı mülkiyet şeklinde tescil ettirilmiş ve halen tapu sicilinde aynı şekilde ve oranda kayıtlı durumdadır. Evlilik birliği devam ederken serbest iradeleriyle gerçekleştirdikleri bu paylaşımla, her bir payın o eşin kişisel mal grubuna terk edildiği kabul edilmelidir. Davacı tarafça, paylı şekilde tescil edildikten sonra katkıda bulunulduğu da iddia edilip kanıtlanmadığına göre, davalı eş adına kayıtlı paya yönelik davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle alacak talebinin kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentte gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA; davacı/karşı ve birleşen dosya davalısı … vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda 1. bentte gösterilen sebeplerle reddine, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 13.02.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Yazımızı Beğendiniz Mi?

Call Now

Scroll to Top
WhatsApp
Avukata Soru Sor
Merhaba, daha fazla bilgi için, konusunda uzman avukat uygun bir ücret karşılığında size yardımcı olup yol haritanızı çizecektir.